26 Eylül 2009 Cumartesi

unsubconsciousness



insanın kendinden bekledikleriyle kendine verebildikleri arasındaki uçurum neyle kapanır?
hayatımı bir yerinden tutmaya karar versem acaba neresinden tutardım?
hesaplar tutmazsa, Tarancı'yı dava etme hakkımız saklı kalır mı?
izleyeni olmayınca sahnelenmeyen bir oyun mu insan hayatı?

bir hayal pazarı olsa, hayalleri bitenlere, sıfır, gıcır gıcır hayaller sunan.
durdurma, geri alma, ileri sarma, ağır çekim oynatma tuşları olsa hayatın. insan bakıp anlasa.

video formatında verilse hayatı insanın eline, bir de montaj bilgisi. istediğin yeri kes, istediklerini al, istediklerini çıkart. dilediğin ne varsa, dilediğin gibi yap. çok uzun iş, uğraşılmaz. hem insan uğraşsa bile, yine istediği gibi olmaz. insanın istediği nedir ki?

bazen kendisini mutsuz etmeye and içmiş insanlar tanıyorum. kendilerinin olmayan soruların kapısına kuruyorlar kasabalarını. kalenin demir halatlarla sımsıkı sarılmış köprüsü inmeyince, mutsuz oluyorlar. hendekler ardında, surların sakladığına sevdalı. mutsuz kalıyorlar. bazen, sesimde seslerini duyuyorum. korkmak kolay. seslerini seslerimden silmek. bulamıyorum.


Requiem for a Dream - Clint Mansell

25 Eylül 2009 Cuma

ateşlenme gücü yüksek insan tipi

bkz. buluttan nem kapmak
bkz. gözünün üstünde kaş var.
bkz. bana mı dedin koçum?

n'oluyoruz yaw? bir alıp veremedik her neyse şu alıp veremediğimiz. cümleler arasında bir iğneler, bir tripkar tavır. çuvaldız banaysa, katana da sana halleri. n'oldu? neyi paylaşamadık ki? herkesin ensesinde kendi hayaleti. kendimizle halleşemedikçe yolumuza düşen ilk gölgeye saldırıyoruz. bir sakin. bir yavaş. bir usulünce. derin nefes. al. ver. usulca. devam. bir gökyüzüne bak. bir yıldızlara. bir kendi içine. sor bakalım kendine, derdi neymiş seninle. aranızda halleşirseniz, dünyayla da halleşirsiniz belki de.