30 Temmuz 2008 Çarşamba

günün sözü sözün özü

"Üç kere başarısız oldum" ve "Ben başarısızım" demek arasındaki farka dikkat etmelisiniz. S.I.Hayakawa

29 Temmuz 2008 Salı

dor

hamım.
umulur ki pişerim
ve umulur ki yanarım...

Es-Sıddık

"Ben O'nun göklerden getirdiğine inanıyorum, göklere çıktığına mı inanmayacağım!"

Bekr'in Babası

wada raha

ve üzerimdeki hakkıdır alnımın secdeye değmek...

14 Temmuz 2008 Pazartesi

elimize değen ölür

henüz ayırdında değildik görmek ile bilmenin... bize de anlatılıyordu "birgün anlarsın"lı masallar ama biz, o gün geldi ve biz anladık sanıyorduk. habersizce dünyanın ne de çok kirlenebileceğinden daha, olup bitenden kendimizi sorumlu tutuyorduk. nazım hikmet'in 'japon balıkçısı' alıyordu sızısını yaralarımızın... mazoşist bir lezzetti bizi mısralara bağlayan. bir özgürlük marşı söyler gibi tekrarlıyorduk bir ağız; balık tuttuk yiyen ölür, elimize değen ölür, çürük yumurtadan çürük, benden yapacağın çocuk, bu gemi bir kara tabut, badem gözlüm beni unut, boynuma sarılma gülüm, benden sana geçer ölüm, balık tuttuk yiyen ölür, birden değil ağır ağır, etleri çürür, dağılır... aynı mısrasında şiirin, parlıyordu gözlerimiz; elimize değen ölür. çocuklar doğdu, yumurtalar sağlam çıktı... ölümcül olmayan sebeplerden dağıldı elimize değenler... insanlar bizi kendi kirlilikleriyle akladı. aklımızdaki beyaz, bir uzak hayale çaldıkça; karalar kaplamış dünyanın alnında parıl parıl parlayan iki açık gri noktaya dönüştük. iki noktayı birleştirince ortaya çıkan doğru sıratımız oldu, sırt sırta yürüdüğümüz...

kelimelerden neşter vurmak yaraya

belki akar da, diner bu zonklama diye...
ince ince, tenha tenha saplamak çeliği ete...
kana karışıp aktıkça irin azalan hacmi gibi yaranın,
içine içine sallamak kelimeleri, şu derin uçurum dolsun diye...
sonra susmak,
kanamalı bir hasta için
AZ grubu rh fonetik kelime aranmaktadır
dikkat dikkat!
kanamalı bir hasta için............................................................

iyi değilim

sık bir araya gelmeyen ikili... genelde iyi, yim'le takılır, olmadı dir'le... muhattabı olmaz değilim'in... yeri gelmişken dahi, çalınınca varlığın kapısı bir nasılsın'la, değilim'i bir dolaba saklar iyi; koluna takar yim'i, önüne katar dir'i, çıkar meydanlara... değilim, kilitli kapılar ardında, bir kamaranın yuvarlak penceresinden deniz seyreden kürek mahkumu gözleriyle cevap verir, "değilim... hem de hiç iyi değilim..."

13 Temmuz 2008 Pazar

kahır

göz çevresine oturmuş usul bir hüzün bulutu... omurilik sistemi unutmuş gibi, nasıl havada tutmakta idi bu başı. lüzumluların lüzumsuzlara, doğruların yanlışlara, hakların haksızlıklara dolandığı bir düğüm, gözleri âmâ... keşke ile iyi ki'nin kapı komşusu bir bilmiyorum, perdeleri sımsıkı kapalı. vuruşu göğüs boşluğunda bir şimşek öncesi ürpertisine susan kalp, kendi gücünden muzdarip tıkırdamakta. şenlikler ardından boşalmış bir meydan yalnızlığı en çok... birazdan 'keşke'nin kapısını çalıp bir fincan kahvesi var mı ya da bir manisi yoksa bu akşam beni ağırlar mı meyli... gittim de gelmedim gibi... niyetim vardı da bir türlü yola koyulamadım gibi... ya fazla telaşlı ya da suskun yeterince korkutmaya bir şehri... ne zaman bir gitme koparılsa sineden, bir usul peki kıpırdanır ama koridorlar gidenin gittikçe, giden gitmeye devam ettikçe zayıflayan adım sesiyle yankılanakalır. son.

9 Temmuz 2008 Çarşamba

Derinlemesine Kelimeler

inkar, şu sıralar zihnimde at koşturan bir örnek anlamı içeri doğru genişleyen kelimelere... en düz bakışla red manası taşır ancak bu kadar sığ değildir açılımı. var olmayanı ya da gerçekliği olmayanı inkar etmekten söz edilemez. dolayısıyla inkar'dan söz edebilmek için önce bir gerçeklik/varlık ve sonra bunun reddi söz konusu olmalıdır. bu bakışla inkar; kabul etmeyi reddetmektir. tam da yokluk ilanı olmak gayretinin tutuştuğu yerde, bir varlık itirafına denk gelmektedir. nasıl ki tercih etmek iradeyi, karar vermek muhakemeyi taşıyorsa bünyesinde, her inkar eylemine bir kabul gölgesi düşer red vurgusunun arefesinde...

7 Temmuz 2008 Pazartesi

what I give to you is just what I'm going through

damien rice... ya pek duyan yok adını ya da duyanlar divanesi olmuş çoktan... böyle dengesiz, böyle istikrarsız bir adam... (al sana tdk, al sana, al sana...) sözüm meclisten dışarı diyeceğim, damien "meclis derken?" diyecek... meğer o da kognitif bir kişilikmiş, heder edermiş... (bilinçaltım döne döne veriyor bana boyumun ölçüsünü. ahım yerde kaldı, deyû figân etmesin bana garezi olanlar. ben kendimi haklıyorum her 'fırsat bu fırsat' zamanında.)

volcano, diyordum...

what i'm to you is not real
dış görü süper. demek aşk yok zira aşk görüş mesafesinin düşmanı
what i'm to you you do not need...
what i'm to you is not what you mean to me...
you give me miles and miles of mountains and I'll ask for the sea...
iç görü



Don't hold yourself like that
cause You'll hurt your knees
well I kissed your mouth, and back
But that's all I need
Don't build your world around
Volcanoes melt you down

And What I am to you is not real
What I am to you, you do not need
What I am to you is not what you mean to me
You give me miles and miles of mountains
And I'll ask for the sea

Don't throw yourself like that
In front of me
I kissed your mouth, your back
Is that all you need?
Don't drag my love around
Volcanoes melt me down

What I am to you is not real
What I am to you, you do not need
What I am to you is not what you mean to me
You give me miles and miles of mountains
And I'll ask
What I give to you is just what I'm going through
This is nothing new, no, no just another phase of finding
what I really need is what makes me bleed
But like a new disease, Lord, she's still too young to treat
Volcanoes melt you down

damien


kediyi merak öldürür, dokuz canın kaçıncısı ölümcül?

değişimi dengesizlik olarak algılama eğilimi kurcalıyor kafamı...
aynı kalmaya istikrar denilince, değişim de dengesizlik oluyor tabi. oysa istikrar ve değişim birbirini imkansız kılan iki kelime gibi gelmiyor bana. koordinatlar tutturulduğu taktirde, diğerinin varlığını tehdit etmeden ve tehdit görmeden seyrüsefer eyleyebilirlermiş gibi... zira istiktar mefhumu; aynı davranışın tekrarına değil, tutarlı davranışların ardışık salınımına işaret eden, niteliksel bir vurguya sahip. denge ise; içeriğe pek gönderme yapmayan, niceliksel yükü ağır basan bir kelime. aksi halde, bir kefesinde 1 kg domates, diğer kefesinde 1 kg demir olan terazinin yere paralel duruşuna denge demezdik.

derkenar: bu kadar yazdım, ettim, kendimin yalancısı çıktım. tdk dengeye istikrarı, istikrara da dengeyi yan anlam olarak vermiş. acırım acırım, onca nöronumun iletiler sırasında harcadıkları elektiriğe acırım... kaç kalori olduğunu bilsem o kadar da acımazdım belki!
khamoshiyan gungunane lagi.

6 Temmuz 2008 Pazar

önüm arkam sağım solum sobe

önümde uzanmış bu yolda yürümek istiyorum biraz...
bir başlangıç yapmaya çalışmadan ve ardında kalanları noktalama telaşından uzak...
kelimelerin etrafında dolaşan mânâ kovalamacasından berî...
merhaba... aslında ben... vaad ediyorum ki... görürsün bak bi'gün...

hangi gün?
bugün değilse söyleme
günü gelince gelir o
o gelince ben anlarım,
ki vakittir.
söz vermiyorum,
sen de verme.