öykü kesit etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
öykü kesit etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Kasım 2011 Pazartesi

dance me to the end of love

Bir kadın seyrettim bugün. Yanında olamadığı için canın yandığı babasından bahsetti. Başı dönüp düştüğü yerde 5 saat kalan, kendine gelince kalkıp olmaz bir şey diye iki gün boyunca bir daha, bir daha, bir daha düşen babasından. Diğer odada, çıkamadığı yatağında nerede kaldı acaba diye kocası için meraklanan karısını bırakıp hastaneye gitmek istemeyen, şimdi hastanede yatan babasından. Babasının, eşi ölünce babaevine dönen, "ben ölünceye dek bu ocak tütecek" sözünü verdiği için kendi babasına, oğluyla Almanya'ya gitmeyen annesinden. Ve artık tütmeyen ocaktan. Her "babam" dediğinde, bir "babam" ağladı içimde. Ki benim canım babam, arkamdaki koltukta oturuyordu. -Eşiğimsin acı ama gelme n'olur.-

Babasına verdiği sözü göğsünde, oğlundan evladından arda kalan boşluğa basan hanımın adı Semiha'ymış. Önce birinci, sonra ikinci dünya savaşının içinden yürümüş. Toplayıp valizlerini Almanya'ya gidişlerini seyretmiş ev halkının, gitmeyin diye diye. Sözüne sarılıp kalmış. 30 yıldan fazla olmuş O gideli buralardan, 115 yıl üstüne. Ekmiş, biçmiş, yemiş, yedirmiş...yaşamış. Tüttürmüş baba ocağını. Sonra sönmüş kandiller. Hala da yanmazmış o evde. Ev, beklermiş orada ama...belki biri gelir de yeniden nefes üfler diye.



Bir genç kız seyrettim sonra. İlk aşkı ışıl ışıl gözlerinde. Masalının ucundan tutmuş, peşinden havalanmaya öylesine hazır. Ve havalanacak, biliyor. Nasıl ki su kaynar 100 derecede, öyle bir bilmekle biliyor. Senin olsun istediğin o hayat burnunun ucunda durmuş gözlerinin içine bakarken, nasıl titrersen baştan ayağa yaprak gibi, öyle teslim. Sanki geri kalan 7 milyar duraksasak bir an biz, o hepimize yetecek kadar inanabilecek.Öyle...

Geçtim aynanın ötesine bir an. Hayat nasıl aşktan ibaret olmaz ki, dedi ayna. Ya aşktan ya aşksızlıktan müstakilsindir. Hastasındır, ölüm vardır, açsındır belki. O zaman tamam. Durulur biraz. Ama gelir ve geçer bunlar. Geriye ya aşksızlık kalır, ya aşk.



Sonra bir tweet okudum, pek güzel güldüm, geriye o kalsın istedim.

"Bu dünyada aşık olduğu insanla birlikte olabilenler var. Vay şerefsizler..."





The Civil Wars 
Dance Me to the End of Love

9 Haziran 2010 Çarşamba

rüya görmek tehlikeli ve yasaktır



ne güzel bir yalansın. inanmak istiyorum sana. geçmiş inanmışlıklarım olmasa, kanardım. kanamış olmasaydım vaktiyle, ilk sana kanardım. dünyanın merkeziyim. 23°27' benim eserim. hayat güzel. yeşil daha yeşil. mavi daha deniz. gök daha bulut sanırdım. güldüğünde sen, yer üstünde acı çeken kimse kalmıyor. inanırdım.

bir evin, bir köşesinde, bir kadın. iki kolunu sarmış bedenine. iki büklüm. kendini bir arada tutmaya çalışır gibi. ağlamıyor. artık. hiç. üzülmek. olmuyor.iki kanadını birden açtığı pencerelerde, rüzgar olup saçlarından geçiyor sabahlar. çivit mavisi panjurların gölgesi patiskalar üzerine ne güzel de vuruyor. ateş üstünde çaydanlık. ateş kırmızı. dudaklarda buhar oluyor ıslıklar. dudaklar kırmızı. masa etrafında dört sandalye. masa kare. iki tabak. beyaz. yuvarlak. kapı eşiğine yaslı 'günaydın'. taze yıkanmış yüz. serin, ferah, huzur. emniyet. iki el, kendini kollarıyla sardığı yerde. kendisinin olmayan iki el. kulağında fısıltı, boynunda nefes; 'iyi uyudun mu?' 'uyudum' diyen gülümseyiş. emniyete bırakılan beden.

iyi uyudum... öyle iyi uyudum ki, bir rüya gördüm. geri döneceğini bildiğim akşamlara uğurluyormuşum seni. kapının aralığında gözlerim. korkmuyorlarmış. bilmek varmış. geleceğini bilmek. bilmenin yüzünü kara çıkartmıyormuşsun. inanmak ahmaklık değilmiş.

sonra uyandım. kollarımı etrafıma sardım. uzadı ve kısaldı gölgeler. ben aynı kaldım.