18 Aralık 2012 Salı

Demlik


Ben seviyorum seni. Bil diye.
Bileyim diye mi seviyorsun? Bilmesem de sever misin?
Ben seni tanimasam da severdim ama tanimadigim icin bilmezdim. Taniya bile seviyorum.
Ben de seni. Taniya bile. Kocamanmis tanimak.
Kocamanmis gulmek.


5 Aralık 2012 Çarşamba

the power to break

Uzun yurudum dun. Ilikti hava. Aralik'ta Chicago iligi. Bir daha gelmez diye korktum, uzun yurudum. Once uzun uzun oturdum. Keyif sol yanimdaydi, Cloud Gate karsimda. Gumusunden sekti isiklar, seyrettim. Keyif konustu, ben dinledim. Arada bir donup baktim, bulutlari seyrediyordu. Sonra isiklari. Sonra beni. Ben de once isiklari. Sonra bulutlari. Sonra keyfi. En cok da buz pateni yapanlari. Nasil ilikti ruzgar. Serindi cok cok, otesi degil.

'Cok bahsetmeyeyim istiyorum ama fark ediyorum ki bir sekilde hep onlardan bahsediyorum,' dedi. 'Hallolmayanlar dile gelmek istiyor belki.' dedim, ses etmedi. Hemfikir olmayanlarin sessizligi. Suya koyulup acisi alinmamis sebzeler vardi rafta, niyeyse onlari indirdi. Hallolmayistan mi ki? Baskalarini konusmak kolay. Senle ve benle ilgili olunca tatsiz hikaye. Perspektifi korumak mesele. Parmagi uzatip cunku sen ve dahi sen diyene ama ben demek zor. Yemisim zorlugunu, demem ben. Bu kadar uzun dusunme ustunde dedi ben susunca. Kendinden o kadar emin ki kelimelerin, cozdum seni havalarinda. Ustune yiksam mi, dusunuyorum. 'Yik' dedi, yildizlara cevirdim basimi. Yemisim yikmasini. Yapma boyle dediginde coktan yapmistim. Bulutlari yildizlara, sozu oteye biraktim. Ikimiz de biliyoruz otekini nerede durduracagimizi dedi. Bilemedim en son ne zaman bildimdi. Yildizlardan gecip isiklara baktim. Hemfikir olmayanlarin etrafa bakisi.



15 Kasım 2012 Perşembe

Isteyeyazdiydim ben bi vakit

Yuksek bir tepenin uzerinden baktim hayata. 20'li yaslarima var daha. Zannediyorum ki benim olur canim ne isterse. Bir yarin var onumde, her seyi ona erteliyorum. Oyle bir yarin ki, gelecek ve ben dunyanin tepesine oturacagim. Baskalarinin dunyasinda gozum yok. Kendi dunyami kendimin kilacagim, derdim o. Sani bile degil, ezeli bir bilmekle biliyorum. Benim olacak benim olsun istedigim hayat. Gitti bir sure boyle pek guzel. Gunu gecirmek kolay kapinin esigindeyse hayat. Neredeyse benim hayat. Sonra buyudum.

Buyumekse adi ya da her ne diyorsak ona. Hic gitmez sandigim bir sey gitti icimden. Istemek. Donup donup hatirlamaya calisiyorum nereden kirildi ki tekrar tutusturamiyorum o istemeyi. Var muhtelif zanlilar lakin fail hala mechul. Bilmek de neyi degistirecekse? Bir bilmek tutturmusum. Al, bilmiyorsun ama gidiyor tekne. Gitmek nedir, diye sorgular simdi icimin o 'hepsi bu mu' yani. Her seyi de sorgulayinca hayat hallac pamugu, mirim. Neydi mevzu? Buyumek iste. Kaybetmek ya da. Eksilmek? Bir sabah uyanip bakmak ki kolun yok yerinde. Hep var sanmistin degil mi? Sanmak diye buna diyoruz iste. Sen saniyorsun sonra da aslinda sandigini gerceklik saniyorsun, ki farkindaysan hala saniyorsun, nihayetinde sandiklarina gercek muamelesi cekiyorsun, e gun geliyor onlar da sana bir muamele cekiyorlar ki kala kaliyorsun. Daha karpuz kesecegidik.

Tatsiz boyle bu. Sukursuzluk degil, valla. Belki de sukursuzluk mu, ne bileyim. Aci gelip oturunca icine ya da yan komsunun bahcesine, anliyorsun ki gidiyormus aslinda o tekne. Gitmekmis onun adi. Oyle ya da boyle. Kolsuz da yasanirmis hem. Hamd'a hep yer varmis. Da iste. Iste.

Neyse o cekip giden icimden, cok seylere degmis. Onlu gunleri hatirlamak dahi sizi burnumda. Ben bunu istiyorum, suyum buyum da var ona ulasabilmek icin, bir su eksik, onu tamamlayabilmek icin de bunu yaparsam tamam. Al sana sebep. Uyan her sabah. Kalk, yuru yeryuzunde. Bir seye dogru. Icinin ormanlarini birbirine katan o seye dogru. Tutussun tutku, sen yuru. Zormus, kolaymis ne fark eder ki? Zorlan, tokezle, dus hatta. Sizlan, mizilda. Yuru ama. Kalk, yuru. Hep yuru. Iste, yuru. Anlam var kalsin.


30 Ekim 2012 Salı

Whose


Hafif mevsimler vakti simdi. Bir omuz silkis gibi geciyor gunler ustumden. Neyse ne. Icimde ucuk sarkilar. Farkinda olmadan ic ceksen yuzunu sana ceviren agaclar...iyi misin? Iyiyim...neden? You sighed. Kiminsin sen ruzgar? Alninda yazi var mi? Yazida kimin adi? Kimselerinsen eger, bendeki israrin neden? Ne oldu az once? Ne oldu ki? There was this look on your face that I couldn't figure out. Denedin mi? Niye ki? Uzgunsem, dusunceliysem ya da ustume yikilmissa sehir, kime ne ki? Beni sarsan sana da mi degiyor? Beni sarsan, cana degiyor. Deger. Di. Nothing. It's not nothing. I promise, it's nothing. I don't believe you. Stop staring at me and analyzing every move I make. That would be waste of such a good sight.

21 Eylül 2012 Cuma

Melancholia

Simdi buralari sonbahar. Kendinden melankolik gunler mevsimi. Icten ice sevdiriyor kendini kerata. Neredeyse bir kelebek kanatlanacak icimde sevincinden ama acamiyor kanatlarini. Sonbahar ya, kollarini dizlerinin etrafina sarip pencere kenarinda seviniyor simdi kebekler.

Su akti gecti uzerimden, icimden, hayalimden. Gun oldu, devran oldu. Dondum baktim icime, iyi mi? Acimadi, herhalde iyi. Guldu, guldurdu kendince. Acimadi. Acimayan iyi. 

Ruzgarin serin oldugu gunler simdi. Sogugu keskin vakitler. Gokyuzu mavi beyaz ama azicik da gri hep. Atkilarin vaktidir, az kaldi. Biter o uzun yurumeleri insanlarin. Telasli adimlar kalir geri sicacik evlere donmeye calisan cabucak. Her sey gelip geciyor iste. Gelir gecer yine. Oyle. 


10 Ağustos 2012 Cuma

Hasta olmasaymisim o zaman

Yumurtanin ipanayla fircalanmayan tarafi gibiyim. Disfircasinin arkasi durtse beni icime cokerim. Nazini sarmalayacak biri olmayinca hastalik akil isi degil. Olmayayim. Gecsin gelmeden. Nice gelip gecmeyenin şanını yurutsun. Kışt!


24 Temmuz 2012 Salı

let it happen

mystery 
dark
shadows
night
stars
sky
limitless
speed
heart rate
excitement
a new toy
a kid's smile
warm
winter nights' hot chocolate
a good book
meeting new people
stories
regrets
the ability to move on
life
possibilities
decisions
the ability to leave behind
stone heart
statues
art
renaissance
france
sexy accent
listening voices beyond words
solving
problems
numbers
house doors that are painted with pretty colors
mailboxes 
up
devotion
promises
heartbreak
healing
patience
white pain
static
insanity
chained people
control
don't move
please
please oh please
you may.


10 Temmuz 2012 Salı

ah beni beni

İçimin sesleri, ses verseniz ya... 


gerci...vermeseniz daha iyi mi, ne?

8 Temmuz 2012 Pazar

gectim borandan kardan

şimdi bazen gece olur...çok gece olur...ama uyku olmaz.
böyle...yağmur olur...tufan olur...iflah olunmaz.
ruzgar olur...firtina olur...dem tutulmaz. 
inceden bir efkar iner...ama acitmaz.
yakani da birakmaz.
gitmez.
kalmaz.
durulmaz.
...
sonrasi gun.


3 Temmuz 2012 Salı

misil


...

...kahve yapacagim, sen de icer misin? markete ugramayi unuttum donerken, limon yok evde. su faturasini yatirdik mi biz? telefonun yanina not birakmistim sabah cikarken, gordun mu? gazeteyle isin bittiyse, uzatsana. pizza ismarlamayalim, dunden yemek var. salata da yapariz. film seyredelim tabi, hangisi? misir mi patlatalim, cips mi yeriz? o sostan yapsana o zaman. iyi, ben de limonata yapayim. ah, limon yok! ya nasil unuttum gitmeyi. kendime not yazip telefonun yanina mi biraksam? gulme, canim limonata istedi. yok yok, simdi gitmeye degmez. su iceriz. ya da dur, cay demleyeyim ogren sen de. ya buz mu atilir caya? oldurdun cayi, birak. basliyor hadi, acele et....uyudun mu sen? shhh...tamam. misil uykular...

...

27 Haziran 2012 Çarşamba

You are gentle.

.


You keep making my castle tremble with your storm. My turn... Do not close your door on me. What happened? 


Yine de acilmayan kapiya ne care?  




21 Haziran 2012 Perşembe

Cok az sey bos raflar kadar huzun veriyor

Bos odalarin garip bir yankisi var. Esyalar sesi iclerine alip sakliyorlar sanki. Bos odalarsa geri veriyorlar sesi, nefesi. Gizlenecek yer yok. Al, gotur neyin varsa. Ya da kal. Kendi aksini dinle. Nasilsan oyle. Eksilemezsin, artamazsin. Olani geri koyup olmayani var kilamazsin. Yuzle.


20 Haziran 2012 Çarşamba

Keep up the good work

Verdigi sozleri tutmayan insanlarla sikinti yasiyorum bugunlerde. Yapacagim dedigim seyi yapmak gibi bir huyum var. Bunu karsimdakinden de bekliyorum. E kimi zaman da hava aliyorum. Bu aralar cok havadar hayatim. Yediklerinden mi, ictiklerinden mi bilemedim ama insanlar kolayca heyecanlanip vakit gelince puff oluyorlar. Ben de ifrit oluyorum, oyle.

Bir de tabi kendime verdigim sozler var ki, onlara karsi ben de ifritlik bir tutum sergiliyorum. Ama bazen de oluyor. Yolunca gidiyor herbir seyler. Seviyorum arkasindan gelen duyguyu. "Ben yaptim, oldu."


19 Haziran 2012 Salı

pabucunu terligini duvardaki resmini

cok enteresan iste boyle. ya yoktur. ya vardir, senin degildir. ya senindir ama istedigin gibi degildir. bir acayip yani. opup basima koysam cevaz da yok. ask ol, Stefan!


17 Haziran 2012 Pazar

bir kazayi agir cekim seyreder gibi

Genisce bir nehir var evimin sag tarafinda. Pencereden baktigimda gozlerim ilk onu ariyor. Oyle sakin gorunuyor ki. Akmiyor gibi akiyor. Ayni gole dogru. Akmiyor gibi. Usul, sessiz, sakin. Akiyor.



14 Haziran 2012 Perşembe

Shhh, we don't talk of such things.


Because you know that I'm gonna cry if we do?


Shhh...



12 Haziran 2012 Salı

yine mi guzeliz, yine mi cicek?

Nedensizce hafif hisseder ya insan kendisini bazen. Boyle hani, maviye ne de yakisiyor beyaz, kivaminda... Daha bir kolaydir iste gecmek hayatin icinden. Boyle... Basini kaldirip goge bakmak gelir icinden zamansiz. "Kiraz cicegi, sen ne guzelsin!" demek gelir. Iyi bir seydir. Oyle.

.....


...oturduk yan yana. dizime degdi dizi. cekmedi de. oysa uzak tutardi kendini herkeslerden. kasinin uzeri kesilmisti de nice vakitler once, uzanmistim gayri ihtiyari ne oldu derken. cevirmisti yuzunu hafifce. utanmistim. sevmezdi dokunulmayi. bilirdim. ama utanmistim. siniyor muydum, kim bilir. neresindeyim sinirlarin, bilmek istiyordum belki de... dizi dedi ki bugun dizime; bu yanindasin. ses etmedi dizim...

.....



10 Haziran 2012 Pazar

yakasi dar olaydi



.....

"...icim akti. oyle durdun sen orada. bakmadin da bana. hafif catik kaslarinin altinda gozlerin, keskin. oyle durdun. gulsen nasil degisir yuzun, merak ettim. gulmedin. bilemedim. sonradan ogrendim. bir gamze varmis sag yaninda yuzunun. gercekten ama gercekten guldugunde ortaya cikarmis sadece. burnunu kiristirirmissin cok komikse bir seyler. kaybolurmus gozlerin kirpiklerinin arkasinda. dislerin dudaklarina bastirirlarmis kendilerini. kiskanilacak ne cok sey var..."

.....


9 Haziran 2012 Cumartesi

Sandiktan

Ölüm yanımdan geçti bugün... Rüzgarını mı hissettim, ayak sesi miydi duyduğum, emin değilim. Belki de sadece sıçrayarak uyandığım bir rüyaydı, bilmiyorum. Bildiğim tek şey; ölüm yanımdan geçti bugün. Kendim için de korkmadım üstelik. Gölgesi sevdiklerimden birinin üstüne düştü. Belki de, böylesi sevdiğimi pek de bilmediğim birinin, emin değilim. Gökyüzünü öyle pervasızca seyretmekteyken, herşeyin bir başı ve bir sonu olduğunu pek de hatırlamadığımız bir anda, sesinden hızlı bir ivme ile çarptı sanki hayatımıza. Ve şimdi biz, açtığı çukurun etrafında toplanmış birbirimize bakmaktayız. Ne ne olduğunu, ne de ne yapılabileceğini farkındayız. Sadece, \\\"çok garip birşey oldu... ölüm yanımdan geçti bugün.\\\"

09.10.2007



Bazen insan ayrıntılara takılıp kalıveriyor. Gürül gürül akıp gitmekte olan bir ırmak gibi kaybolurken zaman, sonsuzluğun koynuna demir atmış gibi pervasız türküler söylüyor. Oysa bitiyor işte... Öyle ya da böyle... Fark ettirecek işaretlerle ya da birden bire... Bitiyor...

10.10.2007




27 Mayıs 2012 Pazar

güzelsen güzelsin yok mu benzerin

Canım hayat ya, nasıl seviyorum ben seni! Bilsen nasıl... Beni benden alıyor da bir daha geri vermiyorsun ya... Hem de bunu yok yere... yoktan yere yapıyorsun ya... Yoklara karışasım geliyor, hay! Hay hayat hay. Hay bin kunduz.

20 Mayıs 2012 Pazar

(yuz) uc


Ben de iyiyim iste. Biraz dusup, biraz kalkmada...sendeleyip, ofkelenip, toparlamaktayim. Ters gidince bir seyler, oracikta birakip her bir seyleri cekip gitmek isteyen yani icimin kapiya dikti gozunu. Yollarin onlarca alternatife bolundugu kaygan zeminli kavsaklarda ayagi kayiyor sinsi sabirsizligimin. Icim uc yasinda. Oyuncaklarini toplayip eve donmek istiyor.

17 Mayıs 2012 Perşembe

deadends

bademgozlumbeniunutbugemibirkaratabutlumbarindangirenolurbaliktuttukyiyenolurelimizedegenolurcurukyumurtadancurukbendenyapacagincocukbademgozlumbeniunut

14 Mayıs 2012 Pazartesi

Gozlerini kapatirsin, o insansin.

Baska biri oldugun bir zamana dair sorular duser gunune. Ve o gece, o kisi olarak girersin yataga. O kisinin dusunceleri kol gezer aklinda. O kisiye ait bir turku yumruklar gogus boslugunu. Ellerine degse gozlerin, o kisinin ellerini gorursun. Onun, arkan, sagin, solun sobe. Saklanmadin. Ebe!


10 Mayıs 2012 Perşembe

let it be




önce korktum, sonra öfkelendim, ardından afalladım, sonra çözümledim. 
pek çok kez bildim sandım aslında bilmeden. kimi cevaplar buldum da.
bulamadıklarım bulduklarimi dover, dogduklarina pisman eder.

7 Mayıs 2012 Pazartesi

Batman Badman Madman

Kanatlari var insanin ama insanin haberi yok. Bazen bir geriliyorlar ruzgara karsi, hoooop havalanmissin, kucucuk kalmis sehirler...


mizimaktan mizik

sevgili ben,

çok sevdiğim bazı huyların var. o huylarınla huylandığında sana bayılıyorum. yani bin tane ben serseler önüme, yine beni seçerdim diyorum. bir analist görse, 'ahan da narsistik insan.... bu vakanın ödipal döneminde...' diye başlardı, o kadar. bir de sevmediğim huyların var ki... o huylarınla huylandığın zaman da gozume gorunmesen daha iyi.

mesela, kendi kendini egleme biçimlerine hayranım. olağan bir konuşmanın içindeyken, kendi kafanda kurduğun ve sadece orada tuttuğun, kendi kendine güldüğün esprilerine bayılıyorum. mizah insanı zeki kılarmış gibi bir anlayışım var galiba. sen şaka yaptıkça kafamın içinde, zekanın önünde bir keskin sıfatı beliriyor ve her yeni atışla biraz daha keskinleşiyor gibi. seninle yaşamak eğlenceli oluyor böyle zamanlarda.

bazen de mızımana uyuz oluyorum, -mızımak, mızıkçılığın suyunu çıkarmak manasında, vurgulu. kafana bir şeyi takmaya gör, bir perde yapıyorsun ve çekiyorsun gözlerinin önüne. dusun dur ondan sonra, ne zaman biterse artik. ay ne sinirsin. hepimiz olecegiz en sonunda, bu neyin telasi? bi silkelen allasen! keyfimize bakalim.
 

5 Mayıs 2012 Cumartesi

Hug Me

Sarilmanin da sanati var azizim. Cevremdeki insanlarin bir kismi bildigin Turk usulu sariliyor. Biraz sag omuz, biraz sol... Bazilari ucluyor. Sen ikide durmusken o uce hamle yapinca bir enteresan duraksama oluyor. Ayni sey tek omuz sarilan kulturlerle benim aramda da oluyor. Ikinci hamlenin ortasinda fark ediyorum ki, o sarilma bitmis coktan karsimdaki icin. Ben hamleyi geri cekerken o bir hamle daha yapiyor filan...oyh! Butun bunlari niye anlatiyorum? Sarilmak guzeldir de ondan.




Ahaha. Bir de bu huglar var. Gulerim ben onlara :)

2 Mayıs 2012 Çarşamba

for the love of...

Sahne I.

Esas adam sahneye girer. Sendeler esas kadin. Gulumser adam kimsenin bilmedigi bir seyi biliyormus gibi. Kimsenin bilmedigi o seyi kadin da bilmiyordur. Sonra gece olur, sohbet olur, gercege dokunur, simdiden seker, gecmise doner, sonraya sicrar. Sonra cay. Sonra muhabbet. Sonra "be my wife'.  


28 Nisan 2012 Cumartesi

Baskasini ovme bicimi olarak kendini yerme

Hic bilinmez niye yapar insan bunu. Yapar ama. Belki de ya hep, ya hic dusunme bicimi buraya tasiyor bizi. Biri daha mahirse bir seyleri yapmada, ona hep olmak duser. E kaldi mi geriye hic? Sanki bolunmez, bukulmez bir sey gibi meziyet. Duruyor oyle ortada, bir tane. Nezaketten birbirimize ikram ediyoruz, Yok, sensin...Aa..olur mu oyle sey, sensin. Tabi butun bunlar soylenirken bir de enteresan durum olabilir, karsindakinin seninle hemfikir olmasi. Hakikatten de hicsin miirim, durumu. Yok canim ben beklemiyorum oyle ovgu filan desek de, yalanlanmazsa ortaya attigimiz hipotez, cok bi fena bozuluyoruz.

Icimde bir sey kizdi bana gecen, biriyle ilgili iyi bir sey soyleyeyim derken kendimi harcadim. Hem de bozuk para gibi. Zarifti muhattabim, hemfikir olmadi. Da... ben niye ortaya kendimi yok sayan bir fikir attim, onu bilemedim.

"Allasen sen otur abi, ben zaten cikiyordum."


20 Nisan 2012 Cuma

güm güm güm atma şöyle

Kiskanclik, aralik kalmis bir pencere gibi. 'Cok dusme ustune, şimarmasin, gosterme sevgini oyle cok'lar ulkesinde, tam kapatilmamis bir perde. Diyor ki kiskanclik, benim ol sen...baskasinin olma fikrinin dahi mumkun olmadigi bir olmakla benim ol. Var olmak yeniden anlamlansin. Saklanmiyor. Hesaplamiyor. O ikiyse ben üç olmayayim, demiyor. Oyle bir tutku çikartiyor ki gogsunden; korkmuyor, durmuyor, uslanmiyor. Bir usul ofkesi var. Tutmazsan tutusacak. Tutarsan kizil ates. Benim benim benim, diyor. Ne zaman gorsem benzer sahneleri, hep kocaman kocaman gulumsuyorum, Ayse Ali'yi seeeviiiyoo, Ali Ayse'ye ööölüüüyoo. Cunku kiskanclik, olmaya calisitigindan cikarip oldugun yapiyor seni, şak diye!


19 Nisan 2012 Perşembe

pencerede beklesem daha cabuk gelir misin

dedi ki; öptüm, sardım, kokladım.
burnumun ucunda tüttü. 
sızladım, sızladım.



15 Nisan 2012 Pazar

siradaki sarki hayatimizdan gecen tum ayilara gelsin

Adı Aliş'ti. Pembeydi. Ayıydı. Onyüzbinmilyon baloncuk yutan kızların demiydi o zamanlar. Her gece ona sarılıp uyurdum. Yumuşaktı. Eğer doğru açıda durursam, gözlerime bakan simsiyah gözleri vardı. Pembe tüylü kollarının ucunda avuçlarını temsil eden beyaz kumaş parçaları... Ben bırakmadıkça, bırakmazdı elimi. Tutardım beyazından, anlatır da anlatırdım. "Sonra Aliş, ogretmen bana sen soyle dedi.... e tabi Aliş ben de kalktim dedim ki..." Geceleri annem beni örterdi, ben onu. Uykuya dalmadan hemen önce bir daha sıkıca sarılır, tüylü alnından öperdim. Sabah uyanmış olurdu o benden önce. "Günaydın Aliş, iyi uyudun mu?" Birgün okuldan döndüğümde iki kulağından camasir ipine asilmis halde buldum onu. Annem dedi ki "Kirlenmişti. Bak tertemiz oldu." Hiç de bile kirlenmemişti. Ama bizde, kirliye temize annem karar verirdi. Kirlense de güzeldi oysa. Alis'ti o. Benimdi. Yikandiktan sonra tüyleri bir tuhaf olmuştu. Azalmadi sevgim ama. Bir kere sevdim mi bir daha vazgecmemeye programlanmistim. Yine öperdim alnından aksatmadan, yine örterdim sıkı sıkı. Lakin sonra, kader ayirdi bizi. Daha dogrusu, annem ayirdi. Ayılara meyli olur diye mi korktu bilmem, birgün eve geldiğimde Alis yoktu. Ona ne yaptigini bana hic soylemedi. Ters tepti ama bu mudahale. Fazlaca meylim oldu ayilara. Her ayida onu aradim. Her ayi biraz Alis'ti ama hicbiri tam anlamiyla o olmadi.

Unutulmadın Aliş!


13 Nisan 2012 Cuma

do not paralyze me

Biri heyecanlanir, mutludur, bir sey beklemektedir, yurumektedir bir seye dogru, kipir kipirdir, guler gozlerinin ici...sevinirsin.

Bir yol vardir yolu maviye cikan, onunden gecmis ama uzerinde yurumemissindir hic, gidip maviye bakarsin, yetmez boyun, kaldirimin kenarina cikar parmak uclarina basarsin, yuzune yuzune vurur ruzgar, mavidir, guzeldir...sevinirsin.

Kalem alirsin bir tane, sonra kagitlar secersin, oturup kelimeler dizersin sonra kagitlar uzerine, uzaktir, yarendir, candir, kelimelerini elinde tuttugu gunu hayal edersin, yuzunde bir gulumseyis vardir dusunde, neye ne kadar guler bilirsin...sevinirsin.

Nisan'dir sonra. Bahardir filan. Henuz cokca ruzgar, bolca masaldir. Iyidir, hostur, haller icinden bir haldir. Gelir, guler, guldurur. Hafiflersin.

V.yaka was here.


11 Nisan 2012 Çarşamba

Taste it.


"Bir tadina bak, ne olacak?" diyorsun da iste mesele ol. Olmayacagindan muzdaribim ben sahsen. Indir o chopstickleri, kirmayayim...kalbini.


6 Nisan 2012 Cuma

atesle yaklasmayiniz...


...ya da yaklasiniz. tutusuruz boyle beraber, oh ne guzel. eglence olur.  


1 Nisan 2012 Pazar

arabalar balkabagi


Ikinci kez elektra kompleksi yasiyorum. 
Farkli baglamda tabi...baglamina yandigim. 
Kadehi siseyi kirarim bugun.



31 Mart 2012 Cumartesi

cicek gibi tazecik kiymetli bitanecik

Unlu Turk dusunuru Tarkan'in da dedigi gibi aci bilerler sur dilime, dudaklarimahaaa.

Hicbir yere gitmesi beklenen bir yazi olmasin bu, rica ediyorum. Siz orada oyle butun isiklari kapatip yatinca benim burada canim sikiliyor. Ya yollara vuruyorum kendimi, kelimeden elbiseler biciyorum sokaklara... Ya da iste boyle. Kuzu kuzu kuzu kuzu... Siz uyuyorsunuz ama Tarkan benimle. Ya... Ne deli, ne divane, biliyor sonunu. Gururunu atese verdi, yakti da geldi. Tovbeler etti. Ki kendisi yeri geldiginde el ustunde tutmus, yeri geldiginde dizi ustunde uyutmus, kalbinin saraylarinda yasatmis bir insandir. Evet... Deliler ulkesinden notlar bunlar, zira yandan bakinca sinir askerlerini gorebiliyorum.

Neyse ne... Uyumayin o zaman hep birlikte. Oynamayin fabrika ayarlarimla. Sonra hup oluyorum. A'acayip oluyorum. Baskasi olmuyorum, kendim oluyorum. Hepsi benim oluyor. Teller birbirine degiyor.

Pek tabi ki satirlarimin sonuna gelirken, bu kimi spekulatif kalpler kadar temiz sayfayi tamamen ziyan etmeden, topluma yararli bir mesaj vererek bitirmek isterim kelimelerimi. Biri uyuyunca ne yapmiyoruz? Ses yapmiyoruz. Shhhhh!

Bu da vijuil ogrenen guzel insanlar icin. 




Butun bu baglama kismini su fotografi koyacagim diye yaptigimi soyleyenler varmis, don't! 
Bazi seyleri icinizde tutmayi ogrenin. Gul doktum yollariniza, hadi iyi geceler.

30 Mart 2012 Cuma

yakilmaz da bu

Simdi, sevgili hayat;

Olmuyor boyle. Susleyip pusleyip burnumun ucunda sallandirmalar, yaldizlari dokup yuzume sacmalar... Sonra da ramak kala... Alamaz ki...Alamaz ki... Hayda!!! Cekip alayim derken elimde kalacak, kalmisken de benim olacak... o. Ben dedim diye olmayacak tabi de, bozusacagiz sonra. Nicin boyle yapoorsun hayat?

Simdi soyle ki iki gozum, zannetme ki minnettar degilim. Pek uzun bir uykunun ardindan mahmur mahmur gerinirsin ya gunese karsi. Silsen silinmez, sorsan soylemez bir gulus yerlesir yuzune. Yazdir. Ruzgardir. Gunun ilk isigidir. Seyirdir, sefadir. Anladin sen onu hayat. Oyle iste...Neyse, uzatmayalim. Sen git bir cay koy da icelim. Oh, kendimizden gecelim.



You are so pretty, be mine.

Komik insan ne çok hafifletiyor kendisini de çevresindekileri de. 
Ayak bileklerinize sarılan serin yaz akşamı rüzgarı gibi. Oh...

.

Bir de... Şimdi ben bir tango olsam, eteklerim uçuşsun, saçlarımın ucu yere değsin isterdim. Oyle.



25 Mart 2012 Pazar

gece acar aksamsefalari


Sokaklar seslendi, ben ses verdim. Gel dediler, iki etmedim.

Yurudugum sokaklar boyu evler. Birbirlerine benzemiyorlar. Renkleri, buyuklukleri, hissettirdikleri benzemiyor birbirlerine. Ben de gecerken onlerinden, hikayeler yaziyorum onlara. Iclerinde yasayan insanlara, onlerine park edilmis arabalara dair. Ben ne dersem o oluyorlar o an icin. Bir deklansor sesi geliyor ve sonra karanlik yutuyor sokagi.

Hayal dunyamda isler soyle cereyan ediyor:

Bahcelerdeki basket potalari o evde cocuklarin da yasadigina delalet ediyor. Buyuk ihtimalle erkek cocuklar. Kiriksa eger pota, buyumus o cocuklar. Universite icin ayrilmislar evden. Ya da baska mesgaleler bulmus liseli genclere donusmusler.

Iki araba park etmisse garajin onune, bir cift yasiyor o evde. Yan yana itina ile park edilmis arabalar hosuma gidiyor en cok. Iki araba gordum dun, ayni koselerine ayni amblem yapistirilmisti. Bir seyleri birlikte protesto eden, bir seylere birlikte inanan, bir seyler icin yan yana duran bir cift yasadigini dusundum o evde.

Bazi kapilarin onunde dort - bes araba var. 16 yasini gecmis cocuklar yasiyor o evlerde anne ve babalarin yani sira. Belki bir, belki iki tane. Bazi evlerin onunde sadece bir araba var ama o evde de insanlar yalniz yasamiyorlar. Henuz isten gelmemisler, o kadar. Evde yok ile hic yok arasinda bir fark var ve benim hikayemde insanlar sadece evde yoklar.

Kocaman agaclar var kimi evlerin bahcelerinde. (Ve ben fark ettim ki, kocaman agaclar olsun istiyorum evimin bahcesinde.) Kimilerinde ise cicekli, neseli, bodur agaclar. Kimileri dokmus ciceklerini eteklerine, kimileri yeni takmis dallarinin bitimine.

Digerlerinden daha bir ozenle duzenlenmis kimi evlerin bahceleri. Posta kutusu bahcenin bitiminde kimilerinin, kapi esiginde digerlerinin. Bazi avlular kocaman, iki yana acilmis kollar gibi duruyorlar. Kimi evlerin verandasinda ucuk pembe sandalyeler var. Uclarina takilmis daha da ucuk pembe kurdeleler ruzgarda ucusuyorlar. Iste o evlerde, eslerini ucusan pembelerin otesinde sevebilen kocalar yasiyorlar.

Kimi bahceler isiklarla, minik heykelciklerle suslenmisler. Meryem anayla yedi cuceler yan yana duruyorlar. Icinde yasadiklarini kendilerinin kilmayi seven insanlar, kucuk beyaz tavsan heykelinin onunden gecip ise gidiyorlar.

Tum isiklari yaniyor kimi evlerin. Onlerinde sadece bir araba var. Diyorum ki ben, bu evin icinde hareket eden biri var. Odadan odaya gecen; bir seyleri yerlestiren, duzenleyen biri. Muhtemelen televizyon acik icerideki odada. Nerede olursa olsun duyuyor sesini. Basini salliyor gunun haberlerine. Hemen yanindaki evde salondaki abajur yaniyor sadece. O evin insanlari yorgun oluyor. Ve muhtemelen o evin sadece bir insani oluyor. Ayaklarini uzatmis. Yari oturmus, yari uzanmis. Basi kanepenin arkasina yasli. Yakinlarinda bir yerde bir kitap. Yarisi yere sarkmis battaniye. Aciksa bile kisik televizyonun sesi. Belki sadece derinden bir muzik duyuluyor. Uyumuyorsa bile o ev, uyuyor olmayi dusluyor.

Kimi kapi onlerinde pusetler var. Uc tekerlekli bisiklet. Cimenlerin arasinda duran top. Yariya sonmus cocuk havuzu. O evler ben gencim diyorlar. Bir suru pencereden bir suru isik saciyorlar sokaga. Perdeleri acik kimi evlerin. Perdeleri yok kimi pencerelerin. Duvarinda gulkurusu havlu asili bir banyonun onunden geciyoum. Belli belirsiz yanan duvar lambasi ancak kendisini aydinlatiyor. Ayak ucunda katlanmis mavi yorganlar olan bir yatak var yandaki odada. Iki yastik basucunda. Tezgahi duzenli bir mutfak sonra. Firinin uzerindeki minik spot lambalar surahinin icindeki suya satasiyorlar. Mutfak masasinin ortasinda ici meyve dolu bir kase var. Lavabonun kenarinda bir bardak. Yarisi icilmis icindeki suyun. Yarisi ziyana ramak.

Baska bir sehirde baska bir hayali kurarken baska bir hayati yurumek gercegimi sasirtiyor. Bazi evlerin tasliklari, posta kutularindaki mektuplari kolumun altina alip zili calmak istememe sebep oluyor. Merhaba demek istiyorum. Ben buralarda yeniyim de, tanisabilir miyiz?Siz bana bu trabzanlari kim boyadi, o gun yagmur var miydi, ruzgar gulunu buraya asan kim, onca baska renk varken lacivert-pembe-mor'u secen kim...anlatin, ben de size adimi soyleyeyim. Ne zaman kirildi ikinci basamagin tahtasi? Kimse takilip canini yakti mi? Tamir etmeyi oneren oldu mu, peki?Siz mi istemediniz, vakit mi elvermedi? Biraz sut alirim kahveme, evet, bir kasik da seker lutfen. Yok kurabiye istemem. Kitaplariniza bakabilir miyim? Fotograflardaki kisilerin isimlerini ogrenebilir miyim? Baska isik acmaniza gerek yok, guzel boyle yari aydinlik. Isterse saklanir, isterse gorunur insan. Secim yapmak guzel. Kirmizi zarftaki mektup size mi geldi yoksa siz gondermistiniz de geri mi geldi? Niye istemiyor artik kelimelerinizi? O dinlerken soylemeyi ihmal ettiniz de, kagitlar mi ucurdunuz arkasindan o kapiyi cekip gidince? Bu kapi miydi o cekilip gidilen? Yoksa ona bakmaya dayanamadiniz da yeni bir kapi mi aldiniz kendinize? Baska kapilari var mi onun da simdi? Acaba o da hala ikinizin kapisini ozler mi? Belki lacivert-mor-pembe bir ruzgargulu takmistir yeni kapisinin kenarina da. Ruzgar estikce renkler donsun, her sey en nihayetinde size donsun istiyordur. Belki daha cok kirmizi zarf hak ediyordur. Mavi de gonderin. Gok rengi umut tasir. Sonra yesil, sari, turuncu. Vazgecmedim, desin renkler ona. Renklere guvenin. Ikinci basamagi da tamir ettirin. Bileginizi incitirsiniz, Allah korusun. Incinmis kalplere agir gelir incinen bilekler. Kahve icin tesekkurler. Ben yine gelirim. Bu sefer soz, adimdan baska seyler de soylerim. 

22 Mart 2012 Perşembe

crush


Simdi bahar ya... Kirazlar cicek, agaclar renk renk ya... Gelmek istiyor ask. Deli misin, diyorum. Delisin, diyorum. Duruyoruz.

11 Mart 2012 Pazar

Yalniz yola cikma, usursun.























...

Kapilara yaslanmamalari gerektigini yolculara siklikla hatirlatan bir anons var trende. Hangi istasyona yaklasildigini soyluyor, o istasyonda trenin hangi yanindaki kapilarin acilacagina dair bilgi veriyor. Mavi Hat'la yolculuk yaptiklari icin yolculara tesekkur ediyor. Sonrasi metalik bir sessizlik. Anonsun tekrarlariyla dogan tanidiklik hissini rahatlatici buluyorum. Bildigi ne varsa unutmus birinin, bir donmedolabi seyre dalip donmek neydi, hatirlamasi gibi.

Yolculugun bir noktasinda, elinde valiz olmayan tek kisi kaliyorum vagonda. Tasimadigim bir valiz beni sehrin en yalniz insani yapiyor. Valizi olanlar evlerine giderken, olmayanlar emanet bir anahtari avuclarina bastirarak havaalanina iki durak kala trenden iniyorlar. Sonrasi gece.

...

Sevdigim herkesin uyudugu saatler bana huzun veriyor. Koyulasiyor yalnizligim. Kucucuk kaliyorum. Herkesin boyu benden uzun oluyor, herkesin omuzlari daha genis.

Insanlarin yuzlerindeki monotonlugu imrendirici buluyorum. Gevsemis yuz kaslari demek monotonluk. Benim gozlerim kocaman. Surekli bir savas ya da kac tetikteligi. Icinde korku tasiyan insanlara dair bir sey ogrendim. Diger insanlarin gozlerine bakamiyorlar. Kose bucak gozlerim. Pencesinden kurtulamadigi bir uzuntuyle kusatilmis insanlara dair de bir sey ogrendim. Baskalarinin omuzlarindan dokulen o hafiflik duygusunu sinir bozucu buluyorlar.

Bir kadin var karsimda. Iki ucunda ayni caddenin, yesil isigin yanmasini bekliyoruz. Kirmizi bir el durmamizi soyluyor. Ipisik gulumsuyor kadin. Icimde bir tebessum tutusturmaya calisiyorum gulusunden. Kablosuz bir tatmin baglantisi varmis da, baglanabilirmisin gibi. Sifreyi bilmiyorum. Olmuyor.

...

Yuzunde 'no bullshitting' ifadesi tasiyan bir polis var tren bekledigim istasyonda. Gidip gidip yakininda durdugumu fark ediyorum. Butunlesin eksik kalan yanini icimin, birikeyim diye mi?

Sokakta yururken gordugum bazi insanlarin pesine takilip yurumek istiyorum. Yakinlarinda olmak. Durakta birlikte bekledigimiz, etrafindan dolasip "Kiss 'n' Ride" tabelasinin fotografini cektigim adamin otobusu benimkinden once geliyor. Ve o binip gidiyor..Kiriliyor kalbim. Koyulasmis camlardan zar zor seciyorum yuzunu, bana bakmiyor.

...

Buz pateni yapan insanlari seyrediyorum uzun uzun. Biri yakinlarda dusse de heyecanlansak istiyorum bir an. Incelse icimdeki bu katran. Sonra kiziyorum kendime, dilenecek sey mi? Ben ayirirken dilenecekleri dilenmeyeceklerden, uzakdogulu bir cocuk takiliyor gozume. Herkes bir an birakirsa kaymayi, gulumseyecegim diyecek olsa, patenleri buza saplayabilecek bir gulumseyisi var. Bedeni ne yaptigini gayet iyi bilirken, gozleri kibirden uzak. Zor gorunen hareketleri tekrarlayarak ogretiyor yanindaki kiza ne yapmasi gerektigini. Dusersen tutarim, dusmezsen basarmanin keyfi senin diyen elleri iki yaninda kizin. O elleri seyretmek bana iyi geliyor.

...

Bugun ben yurudum. Inandim. Umut ettim. Kose bucak gozlerimi sehri kesfe cikardim. Sonra uyku saati geldi uzaklar otesindeki evimde, herkes kapatti gozlerini, ben yalniz kaldim.


10 Mart 2012 Cumartesi

7 Mart 2012 Çarşamba

bir alev halinde düştün elime


Vedanın katmanları var. "Güle güle"den, "Yaz bana"dan öte. Dile dökülebilenden azade çoğu zaman.

Uzun bir süre görmeyeceği birine bakarken insan, son bir kaç şey söylüyor içinden. Sese değmeyen cümleler kuruyor usul usul. Yas gelip oturuyor göğsüne sonra. Yolun anlamı sarsılıyor.

Ne zaman canın yansa kendini kollarına bıraktığından saklamaya çalışmaksa acıyı, en taşınmazı.





P.S. Bir de,  hani içimde bir ağlamak vardı ya, içimde değil artık. Kapladı her yanımı. 



Beni yaz

Seviyorum başkası için sevinebilme yetisini.  Hiç bir menfaati yoktur senin mutluluğundan başka.  Ama gelir, öyle bir durur ki sevincinin yanında. Böyle büyük gülümseyişler, ışıltılı sevinmeler... Katlanır neşen. İnsan güzel, dedirtiyor kimi insan. 







ucu çatallanan bir yolda yürüyoruz...




Bir ağlamak var içimde. Benden midir, öğrenilmiş bir hal midir, bilmiyorum. Burnumun ucuna gelip gelip gidiyor. Saklanıyor içimin ücra köşelerinde. Hişt pişt diyor arada bir. Pek kaale almıyorum onu. O da ısrarcı olmuyor şimdilik. Öğrenilmiş haller de bizdendir artık belki, kim bilir...

4 Mart 2012 Pazar

Pffffft!

Aman balık mı? Balıklar çok duygusaldır, uzak dur. Fenersaray'lılar pek uyuzdur. Doktorların burnu büyük olur. Ergenler şöyledir. Falanyerliler böyledir. Serçe parmaklıları kısa olanlar hişttir de kaşları kavisli olanlar pişttir.

Ben neredeydim bu yargılar dağıtılırken, bilmiyorum. Bazen diyorum ki, kolay be böylesi. Listeyi ezberledin mi işin tamam. Görür görmez kesersin hesabını milletin. Tanımak, şans vermek, özgün tutmak yok. Kategorini söyle, kim olduğunu söyleyeyim minvalinde, herkesleri ve her şeyleri çözmüş bir hal üzere geçer öyle hayat, oh mis gibi. Ahkâm Mahallesi, Sarraf Sokak. Çaya da bekleriz.






Body Language


Ne zaman babamın şehirdışına çıkması gerekse hasta olurdum küçükken.
Şimdi ben gidiyorum ve bütün ev halkı hasta. 
Psikosomatikiz, vesselam.

3 Mart 2012 Cumartesi

I could not defy her...I would never deny her.


Ne zaman yeni Spartacus'ü görsem acıyor içim. Ne çok ölüm var ve ne zor yokluğu taşımak...