11 Mart 2012 Pazar

Yalniz yola cikma, usursun.























...

Kapilara yaslanmamalari gerektigini yolculara siklikla hatirlatan bir anons var trende. Hangi istasyona yaklasildigini soyluyor, o istasyonda trenin hangi yanindaki kapilarin acilacagina dair bilgi veriyor. Mavi Hat'la yolculuk yaptiklari icin yolculara tesekkur ediyor. Sonrasi metalik bir sessizlik. Anonsun tekrarlariyla dogan tanidiklik hissini rahatlatici buluyorum. Bildigi ne varsa unutmus birinin, bir donmedolabi seyre dalip donmek neydi, hatirlamasi gibi.

Yolculugun bir noktasinda, elinde valiz olmayan tek kisi kaliyorum vagonda. Tasimadigim bir valiz beni sehrin en yalniz insani yapiyor. Valizi olanlar evlerine giderken, olmayanlar emanet bir anahtari avuclarina bastirarak havaalanina iki durak kala trenden iniyorlar. Sonrasi gece.

...

Sevdigim herkesin uyudugu saatler bana huzun veriyor. Koyulasiyor yalnizligim. Kucucuk kaliyorum. Herkesin boyu benden uzun oluyor, herkesin omuzlari daha genis.

Insanlarin yuzlerindeki monotonlugu imrendirici buluyorum. Gevsemis yuz kaslari demek monotonluk. Benim gozlerim kocaman. Surekli bir savas ya da kac tetikteligi. Icinde korku tasiyan insanlara dair bir sey ogrendim. Diger insanlarin gozlerine bakamiyorlar. Kose bucak gozlerim. Pencesinden kurtulamadigi bir uzuntuyle kusatilmis insanlara dair de bir sey ogrendim. Baskalarinin omuzlarindan dokulen o hafiflik duygusunu sinir bozucu buluyorlar.

Bir kadin var karsimda. Iki ucunda ayni caddenin, yesil isigin yanmasini bekliyoruz. Kirmizi bir el durmamizi soyluyor. Ipisik gulumsuyor kadin. Icimde bir tebessum tutusturmaya calisiyorum gulusunden. Kablosuz bir tatmin baglantisi varmis da, baglanabilirmisin gibi. Sifreyi bilmiyorum. Olmuyor.

...

Yuzunde 'no bullshitting' ifadesi tasiyan bir polis var tren bekledigim istasyonda. Gidip gidip yakininda durdugumu fark ediyorum. Butunlesin eksik kalan yanini icimin, birikeyim diye mi?

Sokakta yururken gordugum bazi insanlarin pesine takilip yurumek istiyorum. Yakinlarinda olmak. Durakta birlikte bekledigimiz, etrafindan dolasip "Kiss 'n' Ride" tabelasinin fotografini cektigim adamin otobusu benimkinden once geliyor. Ve o binip gidiyor..Kiriliyor kalbim. Koyulasmis camlardan zar zor seciyorum yuzunu, bana bakmiyor.

...

Buz pateni yapan insanlari seyrediyorum uzun uzun. Biri yakinlarda dusse de heyecanlansak istiyorum bir an. Incelse icimdeki bu katran. Sonra kiziyorum kendime, dilenecek sey mi? Ben ayirirken dilenecekleri dilenmeyeceklerden, uzakdogulu bir cocuk takiliyor gozume. Herkes bir an birakirsa kaymayi, gulumseyecegim diyecek olsa, patenleri buza saplayabilecek bir gulumseyisi var. Bedeni ne yaptigini gayet iyi bilirken, gozleri kibirden uzak. Zor gorunen hareketleri tekrarlayarak ogretiyor yanindaki kiza ne yapmasi gerektigini. Dusersen tutarim, dusmezsen basarmanin keyfi senin diyen elleri iki yaninda kizin. O elleri seyretmek bana iyi geliyor.

...

Bugun ben yurudum. Inandim. Umut ettim. Kose bucak gozlerimi sehri kesfe cikardim. Sonra uyku saati geldi uzaklar otesindeki evimde, herkes kapatti gozlerini, ben yalniz kaldim.


Hiç yorum yok: