30 Ağustos 2014 Cumartesi

ölümünden değdim yaşamına

Benden iki yıl sonra doğmuş, beş gün önce öldü. Ömrünün şahit olduğum tek yeri ölümüydü. Bir filmi geri sarar gibi dönüp ondan kalanlara baktım. Gördüğü mekanları çalakalem çizmeyi, yanlarına notlar düşmeyi, Nazım Hikmet'i kendi sesinden dinlemeyi severmiş. Karalamaktan, satır kaydırmaktan, okunaksızlıktan korkmazmış. Nevruzu, Londra'yı, sokakları, denizi, göğü, kuzey ormanlarını, geçmişi, reddetmeyi ve hatırlamayı bilirmiş. Kitap okurken bazı satırların altını, bazı satırların üstünü çizermiş. Hatıralarını fotoğraf, resim ve kelimelerle saklarmış. Adı kısa, soyadı birleşik, gözleri kadraj, kelimeleri gelişigüzelmiş. Sarı çocuk saçları varmış, henüz ölmeye niyeti yokmuş. Adada yaşama hayali kurarmış, bir anakaranın tam ortasına gömülmüş.


Hiç yorum yok: