13 Temmuz 2008 Pazar

kahır

göz çevresine oturmuş usul bir hüzün bulutu... omurilik sistemi unutmuş gibi, nasıl havada tutmakta idi bu başı. lüzumluların lüzumsuzlara, doğruların yanlışlara, hakların haksızlıklara dolandığı bir düğüm, gözleri âmâ... keşke ile iyi ki'nin kapı komşusu bir bilmiyorum, perdeleri sımsıkı kapalı. vuruşu göğüs boşluğunda bir şimşek öncesi ürpertisine susan kalp, kendi gücünden muzdarip tıkırdamakta. şenlikler ardından boşalmış bir meydan yalnızlığı en çok... birazdan 'keşke'nin kapısını çalıp bir fincan kahvesi var mı ya da bir manisi yoksa bu akşam beni ağırlar mı meyli... gittim de gelmedim gibi... niyetim vardı da bir türlü yola koyulamadım gibi... ya fazla telaşlı ya da suskun yeterince korkutmaya bir şehri... ne zaman bir gitme koparılsa sineden, bir usul peki kıpırdanır ama koridorlar gidenin gittikçe, giden gitmeye devam ettikçe zayıflayan adım sesiyle yankılanakalır. son.

Hiç yorum yok: