25 Ekim 2010 Pazartesi

close that door

şimdi geleceğim
kapını çalacağım
açacaksın
diyeceğim ki
'hiç'
kapı aralığında nasıl göründüğüne bakmayacağım
kapının ardına
kirpik sıklığındaki nehir ıslağına
mevsimlerin senden alıp götürdüklerine
yüzünden geçen yıllara
bakmayacağım
ardımı dönüp gideceğim hiçten sonra
sen öyle kapı aralığında...
yeşil kadife bir koltuk hayal edeceğim
bir tuluma sarılıp çıkacak karşıma hayal ettiğim kadife,
tuluma sarılı kadifeye sarılı
yeşil gözlü bir çocuk
hayal etmediğim
seyredeceğim
gülümseyişinden taşan kelimeler
yere dökülecek
gülümseyeceğim
yan bakacağım hayata
'dalga mı geçiyorsun'
demeyeceğim
Allah'tan korkacağım
istanbul'dayım diyecek
istanbul oluşunu umursamak istemediğim
ses etmeyeceğim
'hoş...sefa'
demeyeceğim
yalan söylemeyeceğim
sonra sonbahar olacak
sonra kış
muhakkak sarı yapraklar
kuvvetle muhtemel yağmurlar
ve umulur ki kar
yılların içinden geçeceğim
yıllar içimden geçecek

'altın saçlı bir çocuğun saçlarını kirpiklerinden ayırır gibi'


Hiç yorum yok: