13 Ocak 2013 Pazar

bir imha yontemi olarak yazmak


Eşyalarımı topluyorum. Gitmenin kalmakla aynı rafta dinlendiği bir yere yolculuğum. Hazırlıklı değilim. Hazır da sanmıyorum kendimi. Bitirdim sanmaları. Sanmaktı zaten ehil olduğum kapının bu yanında. Profesyonel sanıcı. Bekliyorsun ki bir yerde ayar insan. Sanmanın da tadı kaçar. Yok, kaçmadı. Asidi gitmiş kola içmek gibiydi belki ama bitiririm ben hep tabağımda, bardağımda kalanları. Annem öyle büyüttü beni. Kola için farklı olurdu hisleri muhtemelen ama ben genellemeci hücrelerimi aktive etmiştim bir kere. O hücreler yüzünden zaten ne olduysa. Biri lazım bana suçlayacak, onları seçtim. Suçlamak hafifletici bir eylem olsa gerek. Yoksa neden bu kadar suçluluk var? Onu diyordum. Gidiyorum ben. Suçlunun masumla aynı rafta olduğu yere yolculuğum. Paralel bir evren buldum. 3 yaşımın elinden tutuyor 20'li yaşlarım. Kendine mi benzetiyor nedir, lülelerini düzeltiyor. Bitimsiz sorularını sıralıyor 5 yaşım, 40'lı yaşlarım cevap versin diye. Gittikçe sabırlı mı olmuşum, ne... Cevaplıyor o diğer ben. Hatırlıyor diye mi belki de? Bilmiyorum. Pencere açıktı belki, üşüdüm. Unutalım. Unutalım.


Bir rüya gördüm dün. Suya anlatsam giderdi belki. Anlatmadım. Karanlıktı rüya. Işığa rağmen karanlık kalan rüya. Kayıp hissiyle baş etmek zor. Ölüm değil burada kayıp. Sağ mı, ölü mü; bilememek. Gitmek ama gitmek. Nereye olduğunu bilmeden, o kaybolanla birlikte gitmek. Aynaya baktığında artık kendini görememek. Dönüşmek. Kime? Tanımsız. Gitmişti. Kaybolmuştu belki de. Karar verip attıysa adımlarını gitmek olurdu o. Geride kalanlar habersizse o karardan, kaybolmak olurdu yine de. Biz kayboldu sanıyorduk ama gitmişti belki de. Kayboldu sandık ve çok aradık. Gittim ben deseydi de arar mıydık? Bilemedim. Ama bir bulamamak sızdı içimde. Kaldırıma uzanıp kaldım bir yerde. Sen uyu, ben tutuyorum seni, sen uyu dedi. Sabah ararız yine, şimdi uyu. Teslim olamadımsa da hissettim beni kuşattığı şefkati. Koluna tutundum, gözlerimi kapattım. Rüya içinde uykuya yattım, uyandım.

Hiç yorum yok: