26 Eylül 2011 Pazartesi

yirmi

Çok küçüktüm. Her sabah onu görürdüm. Akşamları ayrılmak tatsızdı. Ama her zaman yarın vardı. Sonra daha az küçük olduk. Ne zaman başımı çevirsem oradaydı. Henüz kesilmemiş bir kol gibi, omuz başımda. Her gün onun gülüşüyle başlar, her akşam bir sonraki sabahın sözünü taşırdı. Mevsimlerin yüzünden geçişini seyrettim. Elimi hiç bırakmadı içinden geçtiğim mevsimler boyu. Sadece bana saklı bir gülüşü vardı. Gözleri ışıl ışıl parlardı bana her bakışında. Parmak uçlarımdan taşıp yerlere dökülen mutluluklar bırakırdı avuçlarıma. Birlikte inandık daha güzel günlere. Sonra günler gelip kapımızı çaldı. Beyazın değdiği en güzel kadındı. Acıydı hoşçakal demek. Sıcak asfaltta yalın ayak koşmak kadar acı. Ama gitti. Yine gelmek için. Bana bu geceleri, ertesini günümü kızıl ateşler gibi tutuşturacağını bilerek uykulara dalamadığım geceleri yaşatmak için. Hoş gel, sefam olsun.

17 Temmuz 2011 Pazar

how to find a game which is actually not a game

bugün hayat, büyük bir sahne gibi görünüyor gözüme. ışık oyunları, kostümler ve çalışılmış repliklerle 'mış gibi'lenen bir sahne. büyüklüğü, olduğu gibi olmaya uzaklığından. 'büyük katakulli' gibi...

olduğu kadar olanlara, ne kadar olmaları gerektiğini anlatan broşürler dağıtan; olmadığı renklere bürünenlere, hayran bakışlardan dokunmuş kadife halılar seren bir düzen bu. seç, beğen, bürün.


27 Haziran 2011 Pazartesi

19 Haziran 2011 Pazar

crash, crash, burn


üç yara izi vardı yüzünde
ikisini öptüm, birine dokundum
sevdim, sardım
yola koydum

16 Haziran 2011 Perşembe

New day changed nothing. And it's raining.

giving it a try is the scariest and smartest thing in the whole world.

3 Haziran 2011 Cuma

ikindi üzeri

Acıları bırakmıyor ya insan bazen. Acı geçiyor insandan da, insan acıdan geçmiyor ya...
Galiba hikayesizlikten. En büyük hikayesi acı olunca insanın, peşini bırakmıyor acının.
Yoksa silikleşecek varlığı, alemde yer kaplayamayacak. Yayıyor acısını, büyütüyor,
kanatıyor kabuklandıkça...kendisini var kılıyor. Hıçkırık dahi olsa gelen, ses
geliyor ya karşı dağdan... Bilmiyor başka yolunu kendine dokunmanın,
acıtıyor. Sonra diyor ki,
ah, çok acıyor.



.


Sezen dinlemek beni tarifsiz bir hüzne bırakıyor. Unuttuğum günlerin gölgesi duvarlara vuruyor.
Kaçma benden diyor hayat, gel kaynaşalım.


bahçende çocuklar vardı,
çocuğundan öptüm seni

31 Mayıs 2011 Salı

özgürleş benimle


Maniye girmenin en keyifli yanı bu. Düşünmek zaman kaybı. Böyle, meyilli bir yeşillikte, pedalları boşa alıp uçar gibi akıp gitmek işte hayattan. Evet; çarpar, düşer, kanar insan...da...ne zaman olmuyor ki bunlar. İnsan çarpsın, düşsün, kanasın, sonra kalksın, bir daha tırmansın, kendi hikayesini yazsın diye var. Hikayemde çarpışma olmasın derken hikayen olmayacak, haberin yok. Bu da mevzunun seyirciden çıkıp konuşmacıya döndüğü yerdir. E ben gülerim kendime.

30 Nisan 2011 Cumartesi

...bir şehri, bir tekmeyle...





bir veda saçlarımdan tutup beni
yerlerde sürüklerken
...
bir şehri bir tekmeyle
benim üstüme yıkarken
...
göç yollarında kuşlar kaybolmuş
ölürlerken,
bir deniz kıyısında bir adam
hâlâ onu sayıklarken,

Cem Adrian - Bir Melek Ölürken

29 Nisan 2011 Cuma

başka bir masalda kalıyor aklım

ve birgün, karşılaşır 31 yaşımla 16 yaşım...

Ali Kocatepe - Seni Düşünüyorum Kadınım

25 Nisan 2011 Pazartesi

Bi daaalın!

Kendimi kötü hissettiğim için kötü hissetmemi sağlama mercii yaşlı teyze iç sesleri, vicdan yapmayalım lütfen. Ellerinizdeki şükredilecekler listesine itirazım yok. Bir-iki madde de ben ekleyeyim. Ama bazen de böyle işte. Onaylamaz fısıltılarınız ve kalkık kaşlarınızdan oluşan bir izmir marşıyla uğurlamak istiyorum sizi. Hem susabildiğinizde ne güzelsiniz, hiç düşündünüz mü?


İşte bu kadar!

24 Nisan 2011 Pazar

yirmidörtnisan


nasılsa bulur insan bir yolunu kendini mutsuz kılmanın
varlar/yoklar listesine,
telaşa gerek yok

23 Nisan 2011 Cumartesi

16 Nisan 2011 Cumartesi

Ma'am

Hayat,

Dokunmaya kıyamayanların zamanından yazıyorum sana bu satırları.
Bittik biz. Sizin yolunuz açık olsun.

Orman kenarına serili gomar yaprakları altında dinlenin bizim için.
İçinize biraz gökyüzü çekin. Bir çeşmebaşı ferahı doldurun göğsünüze.
El, yüz, diz toprak.
Sonrası, sefa üzere.


Karmete - Nayino

15 Nisan 2011 Cuma

I took what's mine by eternal right

I still hold your hand in mine when I'm asleep


as you move on, remember me, remember us and all we used to be



James Blunt, Goodbye My Lover