24 Şubat 2013 Pazar

What makes you cry?

"...you were pretty even when you cried..." 


29 Ocak 2013 Salı

yol bir dakka miktarinca



Uzakdoguda, ay takviminin sonunda kutlanan isik festivalleri varmis. 
Bir kagittan fener yakar, gokyuzune birakirlarmis,
 to let go of the past selves and get a new one. 
Yaktim bi'tane. 


Dize geldim, kiyamadi diz bana, basimi yasladim uykulara

Kiminse bu zifir, alabilir benden artik. Ellerim yuzum kara. Bulandim ben. Boyandim ben. Tamamim. Kimdense bu zehir, alabilir. Hucrelerime nufuz etti. Tuttu gecitleri, kimildayamaz kildi beni. Endiseye mahal yok, maglubum. Asilabilir kapima bu bozgun. Oyun bozmam.

http://www.whitezine.com/images/Endless-Roads-Van-580x325.png

trouble in breathing

Bu gece canim cok yaniyor. 
Baskasi olmak kolaylasiyor.
Kimin acisina degsem, o oluveriyorum.

.

Kaldirimda oturuyoruz diz dize. Minicigiz ama dunya ustumuze ustumuze.
Unutuyoruz bir an, burunlarimiz cama yasli. Renkler akiyorken kalbine kalbine, unutmak kolay.
Icim kesik kesik yine de. Agliyorum. 

.

60 yil boyu seyrediyorum onu. Hayat etrafimizdan akip geciyor.
Gulusunden kendime pay bicmelerim hic bitmiyor.
Baba oluyor sonra, sonra dede, sonra hasta.
O ne zaman bir sey olsa, 
ben de ona eslikte baska bir sey oluyorum.
Gecen zamanin gucu ne? 
O bana boyle baktikca, hep o ayni genc kiz kaliyorum.

.

Omuzlarimiz kesiyor bu sopa ama boyle daha kolay.
Hem gulunce de ote kolay. 
Emek varsa ekmek de var.
Sukret sen. Sahip bilir.
Sahip lutfedendir.
O'na ne gucluk.
Tevekkeltualallah! 

.

Sonra biri elbisemden camasir ipine asiyor beni. Dunyayi bas asagi goruyorum. Yan asagi. 
Gulmekten nefes alamiyorum ki. Dislerimi cebimde sakliyordum. Annem bana papuc alacak. 
Dusup kaybolmasalar iyi. Yan asagi  gulmek cok komik ama. Dunya yere dusuyor gibi oluyor. 
Tutsam tutulmuyor. Nefesim bana bile yetmiyor. Guldurme bak altima yapicam!  

.

Ucmaktan vazgectigin zaman dusmeye basliyorsun. Bir sure asili kaliyorsun havada, yanilma. Sen aslinda coktan
dusuyorsun. Isiklar yaklasiyor; sesler, renkler, hukum yaklasiyor. Sonra yer gelip yuzune carpiyor. Siyah.
Dipsizlik kendini yeniden tanimliyor. Dusmek kolay, carpmakla bitmek her zaman birbirini esitlemiyor. 
Yazik. Bitilemiyor bazen. Gayretin de sinirlari var. Citlerin uzerine yasli cenem, ruzgar basak 
savuruyor. Mumkunun otesini seyrediyorum ben. Benim olmayanlarin yasini tutmaktan, 
benim olanlara sira gelmiyor. Ben duserken, annem elini basimin arkadasina 
koyuyor. Sefkat kendini yeniden tanimliyor. Durmuyor dusmem. Bazi 
seyler basladi mi, bir daha iflah olmuyor. Umut etmisliginden 
utaniyor gun. Utanci koyacak yer yok. Oyle yokluk. 
Siyaha sukur. Bir karadelik dokuyor teninden.
Done done icine aliyor beni yokluklar .
Dusmek basladi mi, infilak
olmaksizin bitmiyor.
Sonsuzlukta
iflah.










24 Ocak 2013 Perşembe

ben bir oyun uydurdum duma duma dum


Bak simdi. Mevsimlerden yaz. Bir cimenlik bulmusuz. Kus sesinden ve mini mini ciceklerden ibaret bir agac alti. Uzanmisiz da boyle. Canimiz gok cektiyse demek ki... Alabildigine bulut canina yandigim. Caprazlamasina da yatmisiz.Konusurken birbirimize, gulerken gokyuzune ceviriyormusuz basimizi. Komiksek demek...kacinilmaz olarak! Avuclarimizi cimenlere degdiriyormusuz. Biraz saga, biraz sola... Gidikliyor mu ne bizi bu cimenler? Daha cok kahkaha. Daha cok gok. Hafifmis hayat. Ayak bileklerimize dokunup kacan deniz gibiymis. Omuzlarimizdan asagi efil tiril dokulen bir tul sal. Kahkahalarimizin yukselip yukselip bulutlarin uclarina takilislarini seyrediyormusuz. Yapraklarin yesili golgeliyormus gunesi bazen, bazen azicik aralaniyorlarmis muzip muzip gulmelere. Gercekten oldu mu, yoksa hosumuza gitti diye kafamizdan mi uydurduk emin olamadigimiz hikayeler anlatiyormusuz. Bir guzele bin guzel katiyormusuz. Emin olmak cok da onemli degilmis hem. Guzel olmakmis muhim olan. Cimlere uzanmis guzellesiyormusuz. Benim olsa dedigimiz de olmayan, olmasa dedigimiz de olan hicbir seycikler yokmus. Her sey kararindaymis. Tam kararinda. Kararimiz mutlulukmus. Kararliymisiz da demek, keratalar bizi. Bir ugurbocegi tirmaniyormus elime. Parmaklarimi kaldirip gosteriyormusum sana. Ugurboceginin yolculugunu film yapmis, seyrediyormusuz. Serce parmaklarimizi degdiriyormusuz, elini elimden ayiramiyormus ugurbocegi. Hoooop, senin. Kirmiziymis. Azicik da siyah puantiyeli. Annesi terlik-papuc almis. Duyunca havalanmis. Arkasindan soyluyormusuz sarkisini. Uc, uc bocegim... Ucus ucusmusuz biz de. Telaseler hep ucus ucusmus.Gitmis, gitmis, gitmisler. Oooooo, bak ne uzaga gitmisler. Daha da buralara donebilemezmisler. Oh, ferah! Azicik serinlemis mi hava? Ruzgar titretmis mi icimizi biraz? E kalkip gidelim o zaman. Ucsuz bucaksiz bizim nasilsa. Kollarimizi aksamustune karsi acip yurumeye basliyormusuz. Ayakkabilarimiz elimizde... Yurudukce etrafimizi saran toz toprak komikmis sanki. Gulmelere doyamamisiz. Gun batimina yuruyen ucus ucus iki figurmusuz. Kalpleri golgelerinden daha hafif, usul, yumusak, keyif keyif, belli belirsiz iki figur. Tepeyi aşmışız ve hooooppppppuff!

13 Ocak 2013 Pazar

bir imha yontemi olarak yazmak


Eşyalarımı topluyorum. Gitmenin kalmakla aynı rafta dinlendiği bir yere yolculuğum. Hazırlıklı değilim. Hazır da sanmıyorum kendimi. Bitirdim sanmaları. Sanmaktı zaten ehil olduğum kapının bu yanında. Profesyonel sanıcı. Bekliyorsun ki bir yerde ayar insan. Sanmanın da tadı kaçar. Yok, kaçmadı. Asidi gitmiş kola içmek gibiydi belki ama bitiririm ben hep tabağımda, bardağımda kalanları. Annem öyle büyüttü beni. Kola için farklı olurdu hisleri muhtemelen ama ben genellemeci hücrelerimi aktive etmiştim bir kere. O hücreler yüzünden zaten ne olduysa. Biri lazım bana suçlayacak, onları seçtim. Suçlamak hafifletici bir eylem olsa gerek. Yoksa neden bu kadar suçluluk var? Onu diyordum. Gidiyorum ben. Suçlunun masumla aynı rafta olduğu yere yolculuğum. Paralel bir evren buldum. 3 yaşımın elinden tutuyor 20'li yaşlarım. Kendine mi benzetiyor nedir, lülelerini düzeltiyor. Bitimsiz sorularını sıralıyor 5 yaşım, 40'lı yaşlarım cevap versin diye. Gittikçe sabırlı mı olmuşum, ne... Cevaplıyor o diğer ben. Hatırlıyor diye mi belki de? Bilmiyorum. Pencere açıktı belki, üşüdüm. Unutalım. Unutalım.


Bir rüya gördüm dün. Suya anlatsam giderdi belki. Anlatmadım. Karanlıktı rüya. Işığa rağmen karanlık kalan rüya. Kayıp hissiyle baş etmek zor. Ölüm değil burada kayıp. Sağ mı, ölü mü; bilememek. Gitmek ama gitmek. Nereye olduğunu bilmeden, o kaybolanla birlikte gitmek. Aynaya baktığında artık kendini görememek. Dönüşmek. Kime? Tanımsız. Gitmişti. Kaybolmuştu belki de. Karar verip attıysa adımlarını gitmek olurdu o. Geride kalanlar habersizse o karardan, kaybolmak olurdu yine de. Biz kayboldu sanıyorduk ama gitmişti belki de. Kayboldu sandık ve çok aradık. Gittim ben deseydi de arar mıydık? Bilemedim. Ama bir bulamamak sızdı içimde. Kaldırıma uzanıp kaldım bir yerde. Sen uyu, ben tutuyorum seni, sen uyu dedi. Sabah ararız yine, şimdi uyu. Teslim olamadımsa da hissettim beni kuşattığı şefkati. Koluna tutundum, gözlerimi kapattım. Rüya içinde uykuya yattım, uyandım.

18 Aralık 2012 Salı

Demlik


Ben seviyorum seni. Bil diye.
Bileyim diye mi seviyorsun? Bilmesem de sever misin?
Ben seni tanimasam da severdim ama tanimadigim icin bilmezdim. Taniya bile seviyorum.
Ben de seni. Taniya bile. Kocamanmis tanimak.
Kocamanmis gulmek.


5 Aralık 2012 Çarşamba

the power to break

Uzun yurudum dun. Ilikti hava. Aralik'ta Chicago iligi. Bir daha gelmez diye korktum, uzun yurudum. Once uzun uzun oturdum. Keyif sol yanimdaydi, Cloud Gate karsimda. Gumusunden sekti isiklar, seyrettim. Keyif konustu, ben dinledim. Arada bir donup baktim, bulutlari seyrediyordu. Sonra isiklari. Sonra beni. Ben de once isiklari. Sonra bulutlari. Sonra keyfi. En cok da buz pateni yapanlari. Nasil ilikti ruzgar. Serindi cok cok, otesi degil.

'Cok bahsetmeyeyim istiyorum ama fark ediyorum ki bir sekilde hep onlardan bahsediyorum,' dedi. 'Hallolmayanlar dile gelmek istiyor belki.' dedim, ses etmedi. Hemfikir olmayanlarin sessizligi. Suya koyulup acisi alinmamis sebzeler vardi rafta, niyeyse onlari indirdi. Hallolmayistan mi ki? Baskalarini konusmak kolay. Senle ve benle ilgili olunca tatsiz hikaye. Perspektifi korumak mesele. Parmagi uzatip cunku sen ve dahi sen diyene ama ben demek zor. Yemisim zorlugunu, demem ben. Bu kadar uzun dusunme ustunde dedi ben susunca. Kendinden o kadar emin ki kelimelerin, cozdum seni havalarinda. Ustune yiksam mi, dusunuyorum. 'Yik' dedi, yildizlara cevirdim basimi. Yemisim yikmasini. Yapma boyle dediginde coktan yapmistim. Bulutlari yildizlara, sozu oteye biraktim. Ikimiz de biliyoruz otekini nerede durduracagimizi dedi. Bilemedim en son ne zaman bildimdi. Yildizlardan gecip isiklara baktim. Hemfikir olmayanlarin etrafa bakisi.



15 Kasım 2012 Perşembe

Isteyeyazdiydim ben bi vakit

Yuksek bir tepenin uzerinden baktim hayata. 20'li yaslarima var daha. Zannediyorum ki benim olur canim ne isterse. Bir yarin var onumde, her seyi ona erteliyorum. Oyle bir yarin ki, gelecek ve ben dunyanin tepesine oturacagim. Baskalarinin dunyasinda gozum yok. Kendi dunyami kendimin kilacagim, derdim o. Sani bile degil, ezeli bir bilmekle biliyorum. Benim olacak benim olsun istedigim hayat. Gitti bir sure boyle pek guzel. Gunu gecirmek kolay kapinin esigindeyse hayat. Neredeyse benim hayat. Sonra buyudum.

Buyumekse adi ya da her ne diyorsak ona. Hic gitmez sandigim bir sey gitti icimden. Istemek. Donup donup hatirlamaya calisiyorum nereden kirildi ki tekrar tutusturamiyorum o istemeyi. Var muhtelif zanlilar lakin fail hala mechul. Bilmek de neyi degistirecekse? Bir bilmek tutturmusum. Al, bilmiyorsun ama gidiyor tekne. Gitmek nedir, diye sorgular simdi icimin o 'hepsi bu mu' yani. Her seyi de sorgulayinca hayat hallac pamugu, mirim. Neydi mevzu? Buyumek iste. Kaybetmek ya da. Eksilmek? Bir sabah uyanip bakmak ki kolun yok yerinde. Hep var sanmistin degil mi? Sanmak diye buna diyoruz iste. Sen saniyorsun sonra da aslinda sandigini gerceklik saniyorsun, ki farkindaysan hala saniyorsun, nihayetinde sandiklarina gercek muamelesi cekiyorsun, e gun geliyor onlar da sana bir muamele cekiyorlar ki kala kaliyorsun. Daha karpuz kesecegidik.

Tatsiz boyle bu. Sukursuzluk degil, valla. Belki de sukursuzluk mu, ne bileyim. Aci gelip oturunca icine ya da yan komsunun bahcesine, anliyorsun ki gidiyormus aslinda o tekne. Gitmekmis onun adi. Oyle ya da boyle. Kolsuz da yasanirmis hem. Hamd'a hep yer varmis. Da iste. Iste.

Neyse o cekip giden icimden, cok seylere degmis. Onlu gunleri hatirlamak dahi sizi burnumda. Ben bunu istiyorum, suyum buyum da var ona ulasabilmek icin, bir su eksik, onu tamamlayabilmek icin de bunu yaparsam tamam. Al sana sebep. Uyan her sabah. Kalk, yuru yeryuzunde. Bir seye dogru. Icinin ormanlarini birbirine katan o seye dogru. Tutussun tutku, sen yuru. Zormus, kolaymis ne fark eder ki? Zorlan, tokezle, dus hatta. Sizlan, mizilda. Yuru ama. Kalk, yuru. Hep yuru. Iste, yuru. Anlam var kalsin.


30 Ekim 2012 Salı

Whose


Hafif mevsimler vakti simdi. Bir omuz silkis gibi geciyor gunler ustumden. Neyse ne. Icimde ucuk sarkilar. Farkinda olmadan ic ceksen yuzunu sana ceviren agaclar...iyi misin? Iyiyim...neden? You sighed. Kiminsin sen ruzgar? Alninda yazi var mi? Yazida kimin adi? Kimselerinsen eger, bendeki israrin neden? Ne oldu az once? Ne oldu ki? There was this look on your face that I couldn't figure out. Denedin mi? Niye ki? Uzgunsem, dusunceliysem ya da ustume yikilmissa sehir, kime ne ki? Beni sarsan sana da mi degiyor? Beni sarsan, cana degiyor. Deger. Di. Nothing. It's not nothing. I promise, it's nothing. I don't believe you. Stop staring at me and analyzing every move I make. That would be waste of such a good sight.

21 Eylül 2012 Cuma

Melancholia

Simdi buralari sonbahar. Kendinden melankolik gunler mevsimi. Icten ice sevdiriyor kendini kerata. Neredeyse bir kelebek kanatlanacak icimde sevincinden ama acamiyor kanatlarini. Sonbahar ya, kollarini dizlerinin etrafina sarip pencere kenarinda seviniyor simdi kebekler.

Su akti gecti uzerimden, icimden, hayalimden. Gun oldu, devran oldu. Dondum baktim icime, iyi mi? Acimadi, herhalde iyi. Guldu, guldurdu kendince. Acimadi. Acimayan iyi. 

Ruzgarin serin oldugu gunler simdi. Sogugu keskin vakitler. Gokyuzu mavi beyaz ama azicik da gri hep. Atkilarin vaktidir, az kaldi. Biter o uzun yurumeleri insanlarin. Telasli adimlar kalir geri sicacik evlere donmeye calisan cabucak. Her sey gelip geciyor iste. Gelir gecer yine. Oyle. 


10 Ağustos 2012 Cuma

Hasta olmasaymisim o zaman

Yumurtanin ipanayla fircalanmayan tarafi gibiyim. Disfircasinin arkasi durtse beni icime cokerim. Nazini sarmalayacak biri olmayinca hastalik akil isi degil. Olmayayim. Gecsin gelmeden. Nice gelip gecmeyenin şanını yurutsun. Kışt!


24 Temmuz 2012 Salı

let it happen

mystery 
dark
shadows
night
stars
sky
limitless
speed
heart rate
excitement
a new toy
a kid's smile
warm
winter nights' hot chocolate
a good book
meeting new people
stories
regrets
the ability to move on
life
possibilities
decisions
the ability to leave behind
stone heart
statues
art
renaissance
france
sexy accent
listening voices beyond words
solving
problems
numbers
house doors that are painted with pretty colors
mailboxes 
up
devotion
promises
heartbreak
healing
patience
white pain
static
insanity
chained people
control
don't move
please
please oh please
you may.


10 Temmuz 2012 Salı

ah beni beni

İçimin sesleri, ses verseniz ya... 


gerci...vermeseniz daha iyi mi, ne?

8 Temmuz 2012 Pazar

gectim borandan kardan

şimdi bazen gece olur...çok gece olur...ama uyku olmaz.
böyle...yağmur olur...tufan olur...iflah olunmaz.
ruzgar olur...firtina olur...dem tutulmaz. 
inceden bir efkar iner...ama acitmaz.
yakani da birakmaz.
gitmez.
kalmaz.
durulmaz.
...
sonrasi gun.