ben onları düşünmeye devam ettiğimden habersizce hayatımı yaşıyorken, bazı konular zihnimin alt katmanlardan birinde işlem görmeye devam ediyorlar. ne geçmiş deneyimlerin, güncel şartların, artıların, eksilerin ve bir muhakeme sürecinde gözden geçirilmesi gerekenlerin etrafta uçuştuğu yuvarlak masa oturumlarına katılmak zorunda kalıyorum, ne de zihnimi bu konu üzerine odaklamak... ben kaldığım yerden devam ederken hayata, zihnimin o katmanı, kalmadığım bir yere taşıyor birgün beni ve birden haberdar oluyorum nihai karardan.
dakikalar önce fark ettim ki; hala bir şekilde sırtımda taşıdığımı sandığım yük kalkmış omuzlarımdan yolun bir yerinde. kamburluğum, alışkanlıktan...
fark ettim ki; savaş bitmiş, sokakları bombalanmayan şehrimin sığınaklarında saklı kalmışlığım korkaklığımdan.
fark ettim ki, olmak istediğim yerdeyim şu an. kaybettiğim, kaçırdığım, aklımın kaldığı bir kara delik ardı masal penceresi filan yok. kendi masalımı yaşıyorum ben zaten. ellerimi uzattığım duvarlardan ses geliyor. tokmağına uzandığım kapı, benim kapım olmaktan mutlu. ve daha önemlisi, ben mutluyum tam da bu kapının, benim kapım olmasından. benim olmasını dilediğim başka bir kapı yok dünya üzerinde ve olmasını istersem eğer, inşa edebileceğimi biliyorum. tren benim, peron benim, istasyon benim; geç kalmışlık yok.
hayatımı seçmeye karar verdim. seçimimi değiştirmeye değil... zaten benim olması için seçtiğim bu hayata, seçimimi sesli kılarak sahip çıkmaya karar verdim. ne şekilde, henüz bilmiyorum ama daha önce bilmediğim bir şekilde... zihnimin alt katmanları yuvarlak masa toplantılarına başlar ve beni nihai kararlarından haberdar ederler yakında. ben şimdi, hayatıma kaldığım yerden devam edebilirim.
derkenâr; gönül rahatlığı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder