24 Kasım 2011 Perşembe

Let go

İnsanların yalnızlıklarından bahsetmeleri yalnızlığıma dokunuyor. 15 yıldır yalnızım, dedi bir kadın. Ailesinden, arkadaşlarından, kalabalıklardan değil, yalnızlığından bahsediyordu. İki kez boşandım, ikisi de ölü benim için derken, belki biraz da yalnızlığı seçmişliğinden geçiyordu kelimeleri. Ve sonra, seçiminin elinde çektiklerinden...

Nerede unutuyoruz seçimlerin değiştirilebilirliğini? İçinden geçtiği günleri, özellikle de "başıma gelenler" hanesini kendi içinde nasıl anlamlandırdığını açıklarken, belki de yalnız bir kadın olduğum içindir, dedi sıklıkla. Evine musallat lanet bir kiracıdan bahseder gibi... Salonun pek güzel ışık alan o en güzel kanepesine kurulu, yavuz hırsız gibi... Öyle mustakil bir varlık, kendi ötesindeki her şeyden bağımsız bir karakter, karşı koyulamaz bir "başka yolu yoktu" gibi. Hikaye odur ki, hep vardır başka bir yolu.

Şimdi, bir hayat bu ve akıp bitiyor. Öyle arada bir durup aman akıp bitiyor demekle de bir zıkkım olmuyor.


Hiç yorum yok: