24 Ocak 2012 Salı
Bela dediğin kandır bazen...
Bir adam varmış. Kendini iyi biri sanırmış. Atlas kumaştan kılıflar diker, salınırmış sütten çıkmış ak kaşıklar mahallesinde. Ne iyi adammış o. Aynalar hep öyle söylermiş. Sensin, sensin, sensin, derlermiş. İnanırmış adam aynadaki yalana. Havalandırırmış kılıftan pelerinini, yahu ne iyi adamım ben. Arkada bıraktığı ahı, ziyanı... hıçkırığı dahi içine alacak kadar genişmiş kılıfları. Hep sizin için. Ne yaptıysam sizin...
Kimse zavallısın dememiş adama. Hiç bilmemiş zavallılığını. Gerçeğe cüret edecek olanın gölgesi düşse yoluna, kükrermiş zaten. Ben.. Ama Ama Ben Ben Ben! Salya. Sefalet. Bela. Çirkinliğinden yüz çevirirmiş gerçek. Lanet olsun, dermiş. Lanet olsun, nasıl bilirsen öyle.
Öyle yaşamış o adam kılıflarının arkasında. Kokuşmuşluğundan bihaber. Kendini iyi biri sanarak. Olduğunu sandığı değil, olduğu kişi olarak ölürmüş ya insan; sefil bir adam olarak ölmüş. Kılıflarına sarıp gömmüşler. Özgür kalmış ahlar.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder