6 Aralık 2014 Cumartesi

küfretmenin ağrı kesici etkisi - the türkçe küfredememek

Hani insan belli bir yaşa gelince başkalarına sınırlar çizmeyi, kendi sınırlarını korumayı, olur olmadık yerlerde bahçesini talan ettirmemeyi öğreniyor ya...bullsh*t! Gün gelip kendini burnuna kadar "sana ne ayol" bir mevzunun içinde buluyorsun. Mevzu olsa olsa "eziyet etme, bile isteye incitme, hassastır" kıvamında. Benim hayatım bu kıvamın bir yanında geçmiş zaten. Kasten ötesine adım atmışlığım vaki değil. Sırtım duvara yapışık, o derece. Hal böyleyken, başkasının ağrılarını boynuna dolayan başım ey. Şöyle bir tavsiye vermek isterim sana, sana ne! Mind your own fricking business.

Bir migrene teslim olmuşum ki; ben diyeyim mengene, sen de darbeli matkap. Kendini bana yük etmiş kimse de yok üstelik, olay bizzat benim kendi mallığım. Azıcık suları yoklamak isteyen bir tavır karşımdaki olsa olsa. Anlamazdan gelirsin olur biter. Yine çalarsa kapın, duymadım dersin yahu, ne? Silkelesem omuzlarımdan şu dünyayı, o da rahat etse, ben de.


Hiç yorum yok: