19 Kasım 2008 Çarşamba

estağfurullah

özür dilemek zor olabilir insan için. bir hata yaptığının farkında olmayı gerektirir öncelikle. sonra bunu başkaları, en azından bir başkası huzurunda da kabul edebilmeyi... pişmanlığını ifade edebilmeyi... bütün bu aşamalar başarıldıktan sonra, hata sahibi özrünü takdim esnasında iken, muhatabı tarafından bambaşka bir deneyim yaşanır, çoğunlukla farkına dahi varılmaz bir deneyim. insan, "ben hata yaptım, bunu kabul ediyorum ve affımı diliyorum" diyen birinin karşısında, soyut bir silsilenin üst makamında iken, aslında güç elde ettiğinde neye dönüştüğünü görme fırsatı yakalar. bunu özür sahibinin dikkatsizliği, kabalığı, düşüncesizliği, onu ne kadar zora soktuğu, kalbini nasıl da kırdığı ve benzeri, benzeri, benzeri daha pek çok lüzumsuz ve o anın amacına hizmet etmekten uzak ifadeleri dillendirilme vesilesi yapabilir. farazi silsilenin farazi üstünlüğünü biraz daha büyütebilmek için çırpınır. demek ki, ne zaman baksa aşağılarda bulmuştur kendisini, demek ki yükseklerde olmaya ihtiyacı vardır ve fırsatı kullanır. ya da... "estağfurullah" der. bir özrün mahiyetinde farkındalık ve telafi gayreti; telafi mümkün değilse dahi pişmanlık bildirisi olduğunu bilir ve makamını işte o zaman yükseltir, "estağfurullah"...

Hiç yorum yok: