aslında hayat ziyadesiyle basit. formüller kısa. cevaplar 'evet/hayır' tenhalığında. içinde kaybolduğumuz dolambaçlar insan icadı. netliğini taşıyamayacağımızı sandığımız gerçekleri görmeyelim ve biz onları görmezden gelirken onlar değişsinler diye umut etmek suretiyle inşa ediyoruz bu karmaşayı. en nihayetinde elimizde belirsizlik kalıyor. kukuman kuşu kabilinde geçen vakitler ve manasız derinlikler üzerine yapılan manasız analizler sonucunda bir bakıyoruz ki, en başından beri görmek istediğimiz o kısacık kelime karşımızda; evet ya da hayır.
katıldığım bir grup çalışması, arada bir durup nasıl hissettiğimi kendime sorma yetisi bıraktı bana. kendimle birlikte yaşıyorum ve birlikteliğimiz 24 saatlik zaman diliminin, uyku esnasındaki bilinç dışı dönem hariç, tamamını kapsıyor, ancak ben dönüp nasıl hissediyorum diye sormuyorum. başkalarının sorduğu 'nasılsın'lara verdiğim cevap aracılığıyla da nasıl olduğuma dair fikir sahibi olma imkanım yok çünkü bu durumlarda kullandığım kapsül cevaplarım var; iyiyim vb...
"nasılsın?" sorusunu, nasıl olduğumu düşünüp cevapladım mı hiç, hatırlamıyorum. belki de karşımdakinin bu soruyu gerçekten nasıl olduğumu öğrenmek istediği için değil bir 'kapsül selamlama sorusu' olarak sorduğu kanaatimden doğuyor bu ıska. zira, "pek iyi hissetmiyorum"un "ben de geçenlerde iyi hissetmiyordum, x yaptım, z yaptım, bir de y yaptım"larla başlayan 13 dakikalık bir monologa kapı açtığını bilirim. insanlar sorularını cevapları duymak için değil de kendi monologlarına bir giriş cümlesi olarak inşa ediyor gibiler. böylece sadece anlatmak isteyen ve karşısındakinin bu hikayeyi dinlemek isteyip istememesiyle ilgilenmeyen biri gibi, yani tam olduğu gibi görünmeden, zarif bir geçiş yapıyor içinde dışarı dökülmek için hazır bekleyen denize. ben nasıl olursam olayım o kendisinin geçenlerde nasıl olduğunu anlatacaksa, görmezden gelindiği için incinmesi kuvvetle muhtemel nasıllığımın yüzüne bir iyiyim örtüp, annelerin çocuklarını kolalı tülbentlerin altında uyuttuğu gibi uyutuyorum içimin hikayesini.
uyutmakta sıkıntı yok ama uyandırmak da iyi bir fikir kimi zaman. karşımdakine vermek zorunda değilim nasılımı, muhtemelen pek çok insanı bir 'iyiyim'le tatmin edebilirim ancak bunu bir fırsat olarak kullanıp zihnimde bir 'nasılım' yankılanmasına izin vermek tanıştırıcı etkiye sahip olabilir. içimde akıp gitmekte olan hayat ile aramda bir köprü imkanı...
bir de, gerçekten nasılsın diyenleri ıskalamamak dileğiyle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder