1 Eylül 2008 Pazartesi
yazmak
alelade bir eylem olmayıp üstün nitelikler de gerektirmemektedir. konuşmaya çok benzer lakin kendi kendine düşünme süreçleri biraz daha uzundur. insan kelimeleri aklında başka sıralar da ağzından çıkınca başka anlam bulur gibi olur ya, yazmak eyleminde bu sürece müdahale mümkündür. söz, okun yaydan fırlaması ise; yazmak, geri alım mekanizmalı bir yaydır. ok istikametten şaşma gösterir gibiyse, geri alım mekanizması devreye sokulabilir ve koordinatlar üzerinde oynanabilir. üstün nitelikler gerektirmemesi konusu ise ayrı bir meseledir. zira, pek az insan kalem tutar ülkemizde. evinde okula giden birileri olmadığını bahane ederek "kalem-kağıt neredeydi acaba" diye yakınan insanlar tanıdım ben. oysa konuşmak gibi, daha ileri gidiyorum, düşünmek gibi bir olmazsa olmaz eylemdir insan ruhu için. olmazlığının koşulsuz sonucu; benin varlık dehlizlerindeki o esrarlı yolculuktan sonsuza dek ve mutlak şekilde mahrum kalmasıdır. aslında şaşılacak bir şey yok. okumanın da "ay hiç fırsatım olmuyor" bir eyleme dönüştüğü bir nesil, esrarlı yolculuklardan yoksul kalmak konusunda oldukça tecrübe sahibi olmalıdır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder