Durarak yapılan yegâne eylem durmanın kendisi olduğu halde, beklemeyi durmakla eş gören ve bunu kendinden müstakil bir gerekçeye dönüştürerek eylemsizliğe kılıf biçen bir neslin insanlarıyız. "Doğru zamanı bekliyorum" dillendirmesinin gölgesine kurulup seraptan vahalar seyreyleyen bir neslin birbirine ne de çok benzeyen insanları...
Çocuğunun alnına koyduğu buzlu bezleri yenileyen kadının kıpırdayan dudaklarındadır beklemek oysa...
Toprağın sinesine sardığı tohumu suya doyurma gayretindeki adamın ümitvar ellerindedir.
Allah'ın izni ve peygamberin kavlinin yanına annesiyle babasını katmış kanı delinin kütürdeyen kalbinde...
İlk kez yaptığı yemeği eşine tattıran çiçeği burnundanın gözlerindedir.
Çepeçevre kuşatılmış şehr-i stanbul'un vaktini gözleyen Fatih'in saçlarınındaki Mayıs rüzgarındadır.
Kartal Gözü'nde, Al-Işık üzerinde durmuş Söğüt'ü seyreyleyen Osman Beğ Gazi olası Osmancığın kalbinde yanan Malhun Hatun hayalindedir.
Beklemenin alt yazısı olsa olsa inşa etmek nev'inden okunur. Zira kuytusundan çıkmayanın, taş üstüne taş koymayanın menzile erdiği görülmemiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder