19 Ağustos 2008 Salı

saanson ki mala pe

Planlanmamıştı lakin iki vakit namaz nasip oldu Mimar Sinan'ın çıraklık eseri kubbesi altında, hamd. Şehzade Mehmet Camii ve ben çokça vakit karşılaşmışızdır. Yolumuz kesişmiş, selamlaşmış, hal hatır sormakla yetinmişizdir. Alnımın hakkı olan secdeyi zemininden almak ise nasip olmamıştı bugüne kadar. Şehzadebaşı öyle bir semt ki; bir yanı Vefa, bir yanı Saraçhane, az ilerisi Fatih, öbür yanı Süleymaniye... Harcı padişah bir babanın merhum oğluna vefasından tutulmuş olan Şehzade Mehmet Camii'ni göğsünde taşıyan, adaşı büyük büyük fatih dedesinin gölgesinde rüzgarlı yaz günleri ağırlayan, sırtını baba 'Süleyman'iyenin omzuna yaslamış bir semt... Camiin avlusundan bir girildi mi, tekrar nefes almaya hacet bırakmayacak bir derin solukla çabucak geçilesi sokakların esamesi okunmuyor artık. İçerisi yeşil çimen, efil rüzgar, ulu çınar, bir ömürlük huzur... Ağustos'un can yakar sıcağı dahi dize geliyor Sinan'ın taş duvarları arasında. Bir hal iniyor insan kalbine ki, döne döne kul olmak kabilinden... Alın yazısının en derin nakışlı kelimesi parıldayıveriyor, kul. Soranlara nâm olarak söyleyesi geliyor insanın. 'Kimsin, nesin' diyenlere, "kulum" dese... Çıkmasa oradan, bir ömür eksilmese bu şevk. Öyle bilinse...

Bir vakitten diğer vakte geçerken, mekânı dolduran havanın sadece oksijen, karbondioksit ve azottan oluşmadığını, tümünün güven zemininde harmanlandığını düşündüm, göğsümde bir kocaman "bana burada bir şey olmaz." Aklıma ibadethanelere doldurulup zulüm görmüş insanlar geldi. Üzerlerine kilise kapıları kilitlenen hristiyanlar, tapınaklarda ateşe verilen hindular, havralarda taşa tutulan yahudiler, en kalabalık ibadetleri esnasında camileri bombalanan müslümanlar... Tümü geldi geçti aklımdan ancak kıpırdamadı göğsümdeki o kocaman "bana burada bir şey olmaz." Onu da yanıma alıp çıktım camiiden.

Avluda tek kollu cengaver misali şehzadeyi bekleyen çınarın altından geçerken; bir babaya, bir oğula, bir de mimara fatiha uçurmak hak oldu. İnsanların isimleri türlü sebeplerle ilişiveriyor birbirlerine... Hayırlı isimlere, hayrdan ibrişimlerle ilişmek ümidiyle...

derkenâr;
aldığım her nefesle sevdiğimin adını mırıldanırım,
saanson ki mala pe simrun main pee ka naa,
with every breath I take I chant the name of my beloved.

Hiç yorum yok: