7 Ekim 2008 Salı

arka bahçe

kelimelerimi yıkayıp asmak istiyorum ama çok sıktırmadan, kırışmasınlar...
kar beyaz parıldasın ve martıların gözlerini alsınlar
gecedir artık ve yakamoz vaktidir sansın martılar,
gidip kuş uykusuna yatsınlar
masal rengi gibi pırıltılı olsun renkler
ağaçlar bulutlara günaydın desin
rüzgar dalgalandırsın kelimelerimi
bir saka konsun evimin bacasına
boyamaktan yorulup renksiz bıraktığım son kiremitlerin üzerine gölgesi düşsün
bir pofluk duman yeni yükselmekte olsun evimin bacasından ama sakanın ayakları yanmasın
kışmış
soğukmuş
üşümüş
ısınsın.
kelimelerim efil efil...
yağmur yağmasın ben kelimelerimi toplamadan
çimenler içine saplayıp ip gerdiğim tahta sopalar gevşemesinler.
arka bahçeme açılan üç-beş basamakta sarı solgun yapraklar...
bir belki zıplayıp mandallar arasından salıncağa konsun
salıncağın zincirleri
bir ileri, bir geri
rüzgar kuzeybatıdan yağmur bulutu toplarken
kelimeler hasır sepete, mandallar keten torbaya
kelimeler kar beyaz
mandallar tahta
-hiç plastik mandalım olmayacak benim
ben tahta mandal severim-

Hiç yorum yok: