beyin hücrelerimin bir kısmı dokunulmamış olarak muhafaza edilmekteler. onları öyle saklamak istediğimden filan değil, nasıl harekete geçirileceklerinden emin değilim, hepsi bu. bir olayı yaşarken aktive edebildiğim beyin bölümleri ile belli bir zaman geçtikten sonra olay üzerinde düşünürken aktive edebildiğim bölümler çok farklı. bu fark; olay esnasında gerçekleşen duygusal tepkimeler, dışsal etkenler, bağlantıya geçilen hafıza birimleri ve çağrışım bağlarından oluşan bir etkileşimler silsilesi ile açıklanabilir belki. belki de açıklanamaz. her şeyi açıklamak gerektiği fikrine nereden kapıldığımı da bilmiyorum ama bazen oluyor. bazen kendimi –meli –malı cümlelerinden döşediğim zihnimin bekleme salonunda buluyorum. bu farkındalık; enerjimi olduğum şey her ne ise onu olduğum gibi kabul etmeye değil de kendimi başka bir şeye çevirmeye harcarken gerçekleşiyor kimi zaman ve birden hatırlıyorum, karşılarındakini kaybetmekten korkmaksızın zaaflarını ifade edebilen, negatif yönleri hakkında konuşabilen insanlara karşı duyduğum saygı mayalı hayranlığı. arkasında duramadığım şeyin ne olduğunu bilmiyorum ama kendi olabilmek dünyanın en çaba gerektiren meziyetlerinden biri gibi görünüyor gözüme.
kûn fe yekûn.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder